Şu eve selam veren veya su alan veya bir dilim ekmek veren
bedelini öder dercesine "racon" kesti.
"Cahiliye dönemi" Arapları gibi.
Kim mi? Kim olacak, Trump. Yani, "Amerikan Rüyası"nın yeni sürüm
Başkanı.
İran'a ambargo kararı böyle bir şeydir.
Kanun, yasa, hukuk, insan hakları, demokrasi, serbest ticaret hakkı
falan iplenmedi.
Bu arada, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı da hikâye oldu.
Dişine kan değmiş çakallar hariç mafyanın bile kendine göre
kuralları, ilkeleri vardır.
En azından yaptıkları anlaşmalara "racon" gereği riayet
ederler.
Trump'ın ABD'sinin hiçbir kuralı, hiçbir ilkesi yok. O kadar ki,
müttefikleri itiraz ettiği halde nükleer anlaşmadan tek taraflı
çekildi.
Haliyle dünya rahatsız; AB rahatsız, Çin rahatsız, Hindistan
rahatsız...
Başkan Erdoğan da geçen gün yaptırımları doğru bulmadığını tekrar
açıkladı.
Dedi ki: "Bu yaptırımlar dünyanın dengesini bozmaya yönelik
adımlardır (...) Artık dünya barışa dayalı bir süreci yaşamak
istiyor. Emperyalist baskıların olduğu bir dünyada yaşamak
istemiyoruz (...) Benim imkânım gücüm var dolayısıyla ben her şeyi
yaparım olmamalı..."
Süreli muafiyete de şöyle karşı çıktı: "Biz İran'dan yılda 10
milyar metreküp doğalgaz alıyoruz. Almadığımız zaman vatandaşımı
kışın soğuğunda donduracak mıyım? Öyleyse böyle bir şeye uyamayız,
kabullenemeyiz."
Erdoğan ilk gün ne dediyse orda duruyor, ya Trump?!
Hani İran'ın petrol ihracatını sıfırlayacaktı. Öyle "racon"
kesmişti ya, onun için diyorum.
İran'ın en büyük petrol müşterileri Çin, Hindistan, Güney Kore
başta olmak üzere 8 ülkeyi ambargodan neden muaf tuttu?
Ayrıca, İran'la Swift yoluyla yapılan işlemlerde neden
"gevşeklikler" getirildi.
Hani bu konularda İran'a su bile verilmeyecekti.
N'oldu?!
Yaptırımların düzeyini neden düşürdüler?
Çünkü İsrail "terör devletinin" dışında hiçbir "devletle" senkron
tutturamadılar.
Hazine Bakanları Mnuchin mezkûr geri adımı Çin, Rusya ve Avrupa
Birliği'nin yaptırımlara eşlik etmemesine bağladı.
Biliyorlar ki boruları istedikleri gibi bir kez ötmezse, bir dahaki
sefere zor öter.
İran'ı yalnızlaştırıp boğayım derken, bizzat kendilerinin
yalnızlaşması riski de var.
Dahası, Avrupa Birliği'nin Swift'e alternatif bir mali sistem
gerçekleştirmesine kendi elleriyle katkı / zemin sunmak da var.
Geri adım atmakla, yaptırımlara "bağışıklık" kazandırarak dünyanın
eşlik etmesini sağlamayı hedefledikleri besbelli.
Dünya bu zorbalığa "bağışıklık" mı gösterecek yoksa "direnecek"
mi?
Göreceğiz...