Gece yarısında gazeteciler bir kadın ve bir erkeğin uygunsuz
haldeki görüntülerini servis etmek için bir evin önünde beklemeye
koyulmuşlardı.
Neden sonra, polis baskınıyla eşzamanlı, ellerinde kameralarla
içeri daldılar.
“Yapmayın, ayıptır, haneye tecavüzdür” yollu feveran eden yaşlı
adamın uzun sakalından çekiştiren polisler eşliğindeki gazeteciler
kendilerine verilen “görevi” bihakkın yerine getirdiler.
Evet, 28 Şubat deyince herkesin aklına gelen, Müslüm Gündüz-Fadime
Şahin “kumpasından” bahsediyorum.
Unutmuş olamazsınız, Türkiye haftalar boyunca bunu konuşmuştu.
Aydın Doğan'ın bilumum adamlarından dönemin Sabah gazetesine kadar
alayı birden algı operatörü gibi çalışmıştı.
Mahut gece baskınından üretilen “malzeme” üzerinden korkunç algı
faaliyeti yürütmüşlerdi.
Darbelerine zemin hazırlamak için sarıklı, uzun sakallı Müslüm
Gündüz'ü zâni, başörtülü / türbanlı Fadime Şahin'i de zâniye ilan
ederek iki simge isme dönüştürdüler.
O kadar ki…
Mukaddesatı “irtica” parantezine alan o azgın güruh, “mürteci”
deyince de akla Müslüm Gündüz gelsin istemişti.
Başörtülü/ türbanlı deyince de Fadime Şahin.
Hatta yolda izde üniversitede başörtülü gördüklerinde, “Fadime
Şahinler geliyor” diye çemkirenler bile olmuştu.
Maksatları…
Dindarları psikolojik harp marifetiyle kolektif cezalandırmaya tabi
tutarak, dönemin seçilmiş demokratik lideri Erbakan'ı alaşağı
edecek koşulları oluşturmaktı.
Yıllar sonra Fadime Şahin'in “FETÖkulli” olduğu ortaya çıktı; lakin
iş işten çoktan geçmişti.