Dağlar deyince benim aklıma Bahaddin
Yıldız gelir. Dağların kartalıydı o. Mazlumlar için
bir ömür vuruştuğu dağlarda şehid düştü.
Dağlar isyanın, intizarın meskeniydi.
“Benim meskenim dağlardır” demişti,
Sabahattin Ali.
Üstadımız da, “Uzasan, göğe ersen, /
Cücesin şehirde sen; / Bir dev olmak istersen, / Dağlarda şarkı
söyle!” dememiş miydi?
Ahmet Kaya da “Şarkılarım Dağlara”
adlı bir albüm çıkarmıştı.
“Özgür Çağrı” türküsünde, “ağabeyin bir
gün dağdan döner / sarılırsın yavrucağım” diyordu.
Lakin…
Şerafettin
Elçi'nin Kürt olduğunu
söylediği için kovuşturma geçirdiği dönemde, adına havaalanı
açıldığı dönemde değil.
Yani…
Diyarbakır Cezaevi'nde mahkumların köpeklere
tekmil vermek zorunda bırakıldığı, “Kürtçe bir şarkı
söyleyip, klip çekeceğim” dediği için Ahmet Kaya'nın linçe
tabi tutulduğu dönemde!
Yani…
TRT'den Kürtçe yayın yapıldığı, Kürtçe savunma
hakkı tanındığı, Kürtçe anadilde eğitimin yolu açıldığı bu dönemde
değil…