Bilmesek, bu ülkede hiç yaşamasak, 15 Temmuz darbe kalkışması dışında Türkiye'de hiçbir darbe yaşanmadığını gündüz gözüyle bize yutturacaklar.
Yapmayın etmeyin efendiler!
Bir olalım, birlik olalım, “bozgunculara” karşı “direniş hatlarını” tahkim edelim, dedik diye, o kadar da değil.
Başbakan Menderes'in idam edildiği 27 Mayıs, yaşı tutmayan çocukların yaşlarının büyütülerek idam edildiği 12 Eylül, “seçilmiş sivil demokratik hükümeti” iş yapamaz hale getiren ve “irtica” diyerek yaz aylarında Kur'an öğrenmeye çalışan çocukları tarassut altında tutan 28 Şubat neydi?
Darbe değil miydi?
FETÖ de işte bu darbelerin ve darbecilerin “açtığı yoldan” yürümek için TSK'ya 1980'li yıllardan beri “sızmadı” mı?
Mehmet Emin Kazcı dostumuz geçenlerde muhabbet arasında, TSK'nın darbe yapma geleneği veya yeteneği olmamış olsaydı, FETÖ neden TSK'ya eleman sızdırmak için onca zaman, onca emek harcasın ki, demişti.
Gerçekten de darbe yapmayacak veya askeri vesayet kurmayacak, hulasa, “seçilmiş sivil demokratik hükümete” ve anayasaya dibine kadar bağlı kalacak askeri / generali FETÖ ne yapsın?
Demem o ki; tüm darbeler, en çok da 28 Şubat, milletle (ki, Mehmetçik de millete mündemiçtir) ordu arasında çok derin yaralar açmıştı.