Dünyayı saran savaşların artık tarih kitaplarının sayfaları arasında kaldığına inanıyordum.
Orda burda dillendirilen, “3. Dünya Savaşı” gibi lakırdılar da kolpadan ibarettir diyordum.
Modern zamanlarda artık savaşlara, katliamlara, işgallere yer yok sanıyordum.
Gerçi, silah fabrikalarının matine – suare çalıştığını, eskisinden çok daha korkunç silahlar üretildiğini biliyordum.
Ne ki, öldürme “yeteneği” yüksek silahlar, “korkuyla” malul bir medeniyetin “soğuk savaş” enstrümanlarıydı. Kendileri için tehdit teşkil etmeyen silahları da “gelişmemiş” veya “az gelişmiş” ülkelere, birbirlerini dengeleyecek şekilde satıyorlardı.
Uzun lafın kısası, uygar olmakla övünen insanların hükümferma olduğu dünyada savaşlara, işgallere ve katliamlara artık yer yok, diyordum.