Vaktiyle politikacının birine "Eşeğin (...) su kaçırdı" demiştim
de, bir okur, eşeklere hakaret ettiğim gerekçesiyle
fakiri Basın Konseyi'ne şikâyet etmişti. Üstelik o vakit de
aynen böyle, parantez içinde üç noktayla sansürlemiştim.
Ne mi olmuştu?
Basın Konseyi, "Basın meslek ilkelerinin" 12'nci maddelerinden
bahisle benden savunma istemişti.
İşin garibi söz konusu madde, "Kişileri ve kuruluşları eleştiri
sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira
niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez..." şeklindeydi. Sizin
anlayacağınız, o dönemde başkanlığını Oktay Ekşi'nin yaptığı
Basın Konseyi, "kişi ve kuruluşlar" ile eşekleri eşitlediğinin
farkında bile değildi.
Türk basın tarihinde bu bir ilkti ve ben de bunu "Equus asinus
dâvâsı" başlığı altında dile getirmiştim.
"Equus asinus" bildiğiniz eşeğin Latince'si. Eşek hangi dile
çevrilirse çevrilsin, eşekliğin baki kaldığının altını çizmek
istemiştim.
Zaman ve mevzu veya illiyet değişse
de "eşeklik" gerçekten de baki kalıyor!..
TOGG nedeniyle gönenen insanlara, "BOGG binersiniz!" demek
başka nedir ki?
Marmaray projesine "Tarihi yarımada yok ediliyor!"
yaygarası yaptınız. Hizmete girdiği gün "Su sızdırır" dediniz. Su
sızdırmayınca da "Ecevit'in projesiydi" diye kaptırıp
gittiniz.
İstanbul Havalimanı için "Çok rüzgâr alıyor, uçaklar inemiyor" diye
çamur attınız. Uçaklar inince, "Zarar ediyor" faslına geçtiniz. Kâr
açıklanınca da "Millet aç aç" şamatasına başladınız.
Yazık ki hep böylesiniz.