Hatırlıyorsunuz değil mi, elan HDP milletvekilleri olan Leyla
Zana'dan Dengir Mir Mehmet Fırat'a kadar birçok isim “bu işi ancak
Erdoğan çözer” diyordu.
Haziran 2102'de, “çözüm için hepimiz Erdoğan'ı desteklemeliyiz”
diyen Zana'ya, Kürt aydınlarından da imza kampanyasıyla destek
gelmişti.
Aslında bu kanaat toplumun kahir ekseriyetinin duygu ve
düşüncesinin dışavurumundan ibaretti.
Ne oldu?
“Dönemin başbakanı” Sayın Erdoğan anaların gözyaşları dinsin diye
bütün bir siyasi hayatını riske atarak, baldıran zehri içmek
pahasına “sorunu” çözmeye koyuldu.
Bedelini de ağır ödedi.
Aslında Gezi gericiliği de 17 Aralık darbe teşebbüsü de “diktatör”
algısının yerleştirilmeye çalışılması da hep bu bedele
mündemiçti.
Anaların gözyaşlarını dindirmek demek, “Yeniden Büyük Türkiye”yi
inşa sürecine dev bir adım atmak demekti.
“Yeniden Büyük Türkiye”yi inşa etmek de dış dinamiklerin operasyon
bataklıklarını kurutmak demekti.