Siyaset esnafı farkında değil; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
sesini buldu, gümbür gümbür geliyor.
Medya da henüz farkında değil bunun.
Ne ki, Attila İlhan'ın “dip dalga” tesmiye ettiği yerli ve milli
dinamikler bu sesin felaket farkında.
Zira bu ses Dündar Taşer'lerden, Erol Güngör'lerden hatta üstadımız
Necip Fazıl'lardan bildikleri, tanıdıkları sestir.
Sayın Bahçeli işte bu sesi, Yenikapı'da yaptığı mükemmel konuşmada
dosta düşmana duyurdu.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki saldırısını, müstevlilerle bin yıllık
hesaplaşmanın tarihî bilinciyle mahkûm etti.
Malumunuz, 7 Haziran seçimleri ardından da Türkiye üzerinde oynanan
oyunları görüp net bir şekilde tavrını ortaya koymuştu.
Tam da bakılması gereken yerden bakmış, gerçek bir vatansever
olduğunu göstermişti.
PKK'nın partisi HDP, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun vekâletiyle
Bahçeli'ye başbakanlık koltuğunu teklif etmişti.
Söyleyin bakalım, kaç siyasetçi böyle bir teklifi reddeder?
Bahçeli elinin tersiyle reddetti.
Hakkaniyet sahibi herkes hakkını teslim etmek zorundadır.
Kripto Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri ve Aydın Doğan'ın bilumum
adamları ha bire tazyik yaptılar, zerre miskal ilkeli siyasetten
taviz vermedi.
Baktılar olmuyor…
Alayı birden, yani, FETÖ ve paydaşları bir yandan, “Erdoğan düşmanı
AKP'li fırıldaklar” öte yandan karşısına çıkartılan malum adayı
parlatıp, gündüz gözüyle partisini çalmak istediler.
Direndi ve kazandı.
Hem partisi nezdinde hem de ma'şerî vicdanda.
Kazanmaya da devam ediyor. Partisinin dünkü grup toplantısında, 15
Temmuz'daki “FETÖ saldırısının 2. dalgası geliyor” şeklindeki
iddialara karşı, “Ederi bir dolar olan geri gelecekse, gömülmeye de
hazır olmalıdır” dedi.
Bununla da kalmadı şöyle devam etti: “Hainler ayaklanırken biz de
oturacak, ağaç kovuğuna mı saklanacağız? Kim Türkiye'nin aleyhine
bir darbe hazırlığı yapıyorsa, bedelini ödemeyi de peşin peşin
kabullenmelidir (…)15 Temmuz'da Türk milletinin direniş ve
destanından hâlâ bir şey çıkaramayan varsa ya aklını kaçırmış ya da
teneşir özlemi hortlamış demektir (…) Hainler tekrar gelecekmiş,
darbeciler yine hazırlanıyormuş, eğer böyle olursa biz de onları
bekliyor olacağız. Geldikleri gibi gidemeyeceklerini de şimdiden
duyuruyoruz…”
İşte “dip dalganın” muhalefette aradığı, bulamadığı, hasret kaldığı
ses budur.
Soru şudur: