Bu yazıyı yazdığım sırada, Boydak Holding yönetim kurulu eski
başkanı Hacı Boydak tekrar serbest bırakılmıştı.
Son durum nedir bilmiyorum, yine içeri alınmış da olabilir.
2013'ten beri bir tutuluyor bir bırakılıyor; yalama yaptı adeta.
Öyle ki, bazen, gün içinde bu işlem tekrar ediliyor, hissine
kapıldım.
İddia makamıyla yargıç arasında sanki bir maç oynanıyor.
Bilemiyorum, belki de polisle mahkeme arasında sürüyor
müsabaka.
Sahi kaç kere tutuldu bu adam, kaç kere bırakıldı? Skor nedir
acaba: 4 - 5 mi, 6- 4 mü?
Bu nasıl iştir birader; ya almayın bırakın, ya tutun bırakmayın, ya
da bırakın tutmayın.
Suçsuzsa zaten hiç dokunmayın.
Lakin bir FETÖ işadamları organizasyonu olan TUSKON'un başkanının,
“Kimin inine girileceğini göreceğiz” şeklinde Sayın
Cumhurbaşkanımızı tehdit ettiğinde, hararetle ayağa fırlayıp
ellerini patlatırcasına alkışlayan Boydak bu Boydak'sa neden
bıraktınız?
Madem onu bıraktınız, Al Bulaç'ın veya Mümtaz'er Türköne'nin suçu
ne, niye onlar içerde?
Boydak'ın parasıyla ve alkışlarıyla yaptığını onlar da kalemiyle
yapmaya çalıştı, başka ne yaptılar ki?!
Yani, “Cumhurbaşkanının inine girilecek” diyen densizi Boydak
alkışladı, mezkur yazarlar da bu alçak hedefe yazılarıyla destek
verdi. Sonuç itibariyle, 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasında yer
alan o infaz timi de Marmaris'e, “inine giriyoruz” diyerek gitmedi
mi?
Demem o ki, onlar niye içerde, Boydak niye dışarda?
Sağlık sebeplerinden ötürü adli kontrol şartıyla bırakıldı,
diyecekseniz, Ali Bulaç'ın da sağlık sorunları var. Kalp ameliyatı
olmuştu, damarlarında stent var. Suçu ne; Kayseri'de yargılanmaması
mı?
Yok, pişman olduysa, neden nasıl pişman olduğunu en küçük
ayrıntısına kadar tek tek ortaya dökmesi icap etmez mi?
Kaldı ki son pişmanlık ne zaman?
Ali Bulaç da 15 Temmuz'dan sonra yanıldığını, FETÖ'nün iç yüzünü
göremediğini, pişman olduğunu falan söyledi.