MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin tarzına çok heves ediyorum. Bazen keşke ben de onun gibi yapabilsem diyorum.
Tarz dediğim…
Hani Meclis'e gireyim, grup kurayım ama hükümet kurma işleriyle hiç uğraşmayayım, şeklinde özetlenebilecek tutumu var ya, onu diyorum.
Ben de köşe yazarlığı yapayım ama yazı yazmayayım istiyorum.
Yani, klavyeye dokunmadan oturduğum yerden maaşımı alayım, tıpkı Sayın Bahçeli gibi.
Bir farkla ki, benim büyük hedeflerim yok.
Sayın Bahçeli malumunuz, hiçbir şey yapmadan ana muhalefet partisi lideri olmayı ve ilk seçimde oylarını artırmayı hedefliyor.
Ben öyle hem yazmayayım hem de yazmadığım yazı Türkiye'nin en çok okunan yazısı olsun, diye hayal etmem.
Bu konuda son derece gerçekçiyim. En azından, yazmadığım köşenin okunmayacağını az çok tahmin edebiliyorum.
Yanlış anlaşılmasın, yazmak iyidir elbette.
An gelir, yazmazsanız boğulur gibi olursunuz, demeyim de, içiniz daralır, canınız yanar.
Koca Yunus bile, “Ya ben öleyim mi söylemeyince" demiş.