HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Müslümanlar için Kabe neyse 1
Mayıs'ta işçiler için de Taksim odur demeye getirince haliyle
tepkiyle karşılandı.
Bu da gayet doğal…
Müslüman emekçinin de esnafın da tüccarın da patronun da kıblesi
birdir ve Kabe'dir.
Taksim'in kıymetini Kabe üzerinden ortaya koymak da en hafif
deyimle yakışıksızdır, hatta ayıptır.
Bunu ne şekilde dile getirirseniz getirin bu böyledir.
Bir de şu var: Taksim'in biricikliğini Kabe kıyasıyla anlatmaya
kalkışmak, her şeyden evvel 1 Mayıs'a kutsallık atfetmektir. Bu da
nerden bakarsanız bakın bizzat 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın
“diyalektiğine” uymaz.
“Kabe Arabın olsun / Çankaya bize yeter!” (Kemalettin Kamu) dizesi
Türk Kemalizminin protest çıkışıydı; Demirtaş'ın söz konusu Kabe
-Taksim muhabbeti de Kürt Kemalizminin resesif dışa vurumu mudur
bilmem, ama inanın duyunca irkildim.
HDP'nin değerli eş başkanı keşke “bütün Müslümanlardan özür
dilerim” diyebilme erdemini gösterebilseydi.
Ne bileyim, maksadımı aştım, hata yaptım, dilim sürçtü falan
deseydi. (Biz de ona en fazla, “teşbihte hata olmaz, zira hata
olsa, teşbih olmaz” der, teşbih ederken dikkatli olmasını naçizane
salık verirdik. )
Sayın Demirtaş hiçbirini yapmadı; gitti Aydın Doğan'ın bir yayın
organında cürmünü tevil etti.
Yazık ki yazık, tevil etmeye çalıştığı “cürmünden” daha da kötüydü.
Bari “onu değil, bunu kastettim” demekle yetinseydi.