Köln'de düzenlenen “darbeye karşı demokrasi” mitingine
Erdoğan'ın telekonferansla katılmasını Almanya neden yasakladı?
Cevabını herkesin bildiği bu soruyu bir başka şekilde soralım: PKK
terör örgütü liderlerinden Murat Karayılan'a 2011'de telekonferans
izni veren Almanya, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına neden izin
vermedi?
Gerçekten de bu ülkede yaşayan herkes bu sorunun cevabını üç aşağı
beş yukarı bilir.
Hatta sadece bunu değil, Mısır'daki darbeye Batı'nın neden darbe
demediğini, Almanya'nın darbeci Sisi'nin ayaklarına neden kırmızı
halı sererek karşıladığını da bilir.
Evet, bu ülkede yaşayan herkes bunları bilir. Köylü bilir, işçi
bilir, esnaf bilir, sokaklardan kağıt toplayanlar bilir, kırmızı
ışık çocukları bile bilir...
Bir tek “bozguncu aydınlar” ve “Fethullah'ın kapatma aydınları”
bilmez.
Aslında onlar da bilir de domuzluğuna söylemezler. Tevil ederek
çarpıtırlar. Çünkü görevleri budur.
Özellikle de 1991'deki “Körfez Savaşı”ndan beri Batı'nın çirkin
yüzünü saklamak için adeta kendilerini telef etmeleri de bu
görevleri yüzündendir.
Batı'ya şeksiz şüphesiz biat edilmesi için (hele hele son 10 yıl
boyunca) panayır hokkabazları gibi çalıştılar.
Batı'dan kastımız elbette Batı'da yaşayan halklar değildir. Onları
da enformatik esarete duçar eden “Irkçı Siyonist networku”
kastediyorum.
Dolayısıyla, Batı kamuoyuna gerçekleri anlatmaktan hiçbir zaman
vazgeçemeyiz. Her imkan ve yolu bu uğurda sonuna kadar
değerlendirmeliyiz.
Mesela, ABD kamuoyu, Fethullah Gülen'in Türkiye'de masum insanları
nasıl katlettiğini hakkıyla bilse, Pensilvanya'da bir saat
kalmasını istemez.
Gördünüz işte; uluslararası toplumu uyutmak için CNN
İnternational'a Gülen'i çıkartıp 237 insanımızın acımasızca
katledilmesine “tiyatro” dedirttiler.
ABD de onca olan bitenden sonra, mesela, darbecilerin 15 Temmuz
akşamı Genelkurmay Başkanımız Org. Hulusi Akar'a, “Sizi Gülen'le
görüştürelim” dediği dermayan edildiği halde Pensilvanya'daki
teröristin iadesi için hâlâ delil istiyor.
Uzun lafın kısası, ABD'yi darbenin arkasında Gülen'in olduğuna dair
hiçbir delil kesmiyor.
Bizim Etyen Beyimizi de darbenin arkasında ABD olduğuna dair hiçbir
delil ikna etmeye yetmiyor.
Daha önceki darbelerin ABD onayıyla yapılması, Gülen'in ABD'de
ikamet etmesi ve Gülencilerin elde ettiği kozmik sırların yabancı
ülkeler için değeri “Gülenci darbenin” arkasında ABD olduğuna dair
bir nedensellik gücüne sahip değil, diyor.
Söz konusu yazısında, “ABD'nin Gülenci darbeyi gerçekten de önceden
bilmediğine kimse garanti veremez ve zaten inandırıcı da olmaz…”
dediği halde, “Gülenci darbenin” arkasında ABD'nin olduğuna dair
“nedensellik gücünü” yakalayamaması, doğrusu beni ümitsizliğe gark
etti.
Hatta…