Muşamba dekorun yıkıldığı, maskelerin düştüğü, makyajların
aktığı, hülasa, kamuflajların işlevsizleştiği günlerden
geçiyoruz.
Her şey dımdızlak ortada artık.
Mesela, “stratejik ortağımız” ve “müttefikimiz” ABD, PKK'nın Suriye
koluna gözümüzün içine baka baka yardım ediyor.
Bir başka ifadeyle…
NATO'da birlikte olduğumuz ABD, 33 yıl Mehmetçiğe kurşun sıkan
malum terör örgütünün Suriye koluyla birlikte hareket ediyor.
Aynı ABD, 15 Temmuz'da askerimizi, polisimizi ve vatandaşlarımızı
katleden FETÖ'nün elebaşını bize teslim etmiyor. Üstelik,
aramızdaki “suçluların iadesi anlaşmasına” rağmen.
Mızrakların artık çuvallara sığmadığı günlerden geçiyoruz…
Bize biteviye çoğulculuktan, özgürlüklerden, insan haklarından
bahseden, demokrasi konusunda habire “ev ödevleri” veren Avrupa,
bakanlarımızın ifade özgürlüğüne bile saygı duymuyor.
Fakat…
Aynı Avrupa terör örgütleri PKK ve FETÖ'ye alabildiğine propaganda
izni veriyor.
Dahası himaye ediyor.
MİT'in, Almanya'daki FETÖ'cüleri tespit edip bildirmesi üzerine
NATO'da birlikte olduğumuz Almanya ne yaptı biliyor musunuz?
Hem o FETÖ'cüleri “uyandırdı” (MİT sizin peşinizde diye) hem de
MİT'i kovuşturmaya başladı.
Zaten atlı itli o Hollanda saldırısı hepinizin malumu. Hele o
silahlı pankart, tam bir alçaklık.