Pensilvanya'nın asker üniformalı teröristlerinin yediği haltı
bir cümleyle hülasa et deseler hiç düşünmeden şunu derdim: “Milleti
bombaladılar, Yunanistan'a kaçtılar…”
İmkanını bulsalardı Yunanistan yerine elbette “anavatanlarına”
kaçarlardı.
Anavatanları neresi mi?
Hani, ABD'den telefon bağlantısıyla canlı yayına katılan Ahmet
Turan Alkan adlı eski zaman yazarına Ali Bulaç, “hocam…
anavatandasın…” demişti ya, onu diyorum.
Yunanistan'a kaçamayanlar da zaten anında yakayı ele verdiler.
Esasen şehid kanlarıyla sulanan bu toraklarda ne kaçacakları ne de
yatacakları bir karış yer vardır.
Meclis'i yâni milletin iradesini bombalayan, ve milletin F
16'larıyla milletin üstüne bomba yağdıran, milletin tanklarıyla
milleti ezen bu alçakları toprak bile kabul etmez.
Bu millet, bu milletin evlatları…
Birilerinin ifadesiyle bu “gönüllü kişiliksizler” bu “göbeğini
kaşıyan adamlar” bu “koyunlar” bu “bidon kafalılar” , bu “seviyesiz
/ düzeysizler”, hülasa, bu “lanetli sınıf” polisiyle ordusuyla el
ele verip Pensilvanya'nın teröristlerine karşı ölümüne direndi.
Uluslararası arenada, bilimde ve sanatta ve hatta futbolda
övüneceğimiz pek bir başarımız yok, ama, çıplak elleriyle tankları
durduran eli öpülesi bir milletimiz var.
Böylesi bir milletin sıradan bir ferdi olmanın övüncü bile bize bir
ömür yeter.
Pensilvanya'nın teröristlerini tevil etmek için kırk dereden su
getirenlere de bu utanç yeter.
Bakalım bundan sonra da FETÖ kavramlaştırmasına, “nerde silahları”
diyerek itiraz edebilecekler mi?
Pensilvanya terör örgütünün diğer terör örgütlerinden çok önemli
bir farkı var: Diğer terör örgütleri silahlarını kendi bağlantıları
veya imkanlarıyla elde ederler, bunlar milletin vergisiyle!
Ve, milletin emanet ettiği silahlarla millete saldırdılar.
Başaramadılar.
Çünkü karşılarında “direniş cephesi” vardı. “Türkiye Türkiye'den
yönetilsin” diyenlerden mürekkeptir direniş cephesi.
Bu cephenin karşında da “bozguncular” var; Sözcü gazetesi gibi.
Bir de artık anlamakta zorluk çektiğimiz insanlar var, Fehmi Bey
gibi.
Onca olandan sonra şunu diyebildi: “Hiç tereddüdünüz olmasın, bu
'darbe' Gülen'e ve sempatizanlarına indirilmiş bir darbeye
dönüşecek. / Parmakları olsa da öyle, olmasa da…”
Bu mudur yani Fehmi Bey?
“Parmakları olmasa” da ha? Bu saatten sonra “parmağı” mı kaldı
Fehmi Bey, tüm “gövdeleriyle “dımdızlak ortaya çıktılar işte.
Siz ki, “tırnak kapar tuş yapar” misali, en minik bir karineden
“sonuca” ulaşmakta mahirsiniz, bu ne menem ihtiyattır?
“Ergenekon” ve “Balyoz” konularında “olsa da olmasa da” yollu
ihtiyat payı hiç bırakmamıştınız.
Pensilvanya söz konusu olunca neden hep böylesiniz?
Mektup taşıma meselesinden sonra da 25 Aralık darbe teşebbüsünün
failleri konusunda böyle kuşkular geliştirmiştiniz.
Fehmi Bey sizi tanımasak, bilmesek…