Her yerde her fırsatta söylüyorum; Fethullahcılar, ABD'den
izinsiz değil darbe yapmak, maklube bile yemezler.
İşin gizlisi saklısı kalmamıştır; FETÖ bir CIA
organizasyonudur.
Sayın Erdoğan da bu organizatörleri “üst akıl” olarak kodlamıştır.
Maslahat gereği daha ötesini söylemesi de zaten doğru olmazdı.
Ne ki, “üst akıl” kavramlaştırmasıyla “esrarengiz güçler” veya
“paranoya” diyerek alay edenler oldu.
Kim olduklarını biliyorsunuz; lakin önemli olan kimlikleri değil,
hangi akılla hareket ettikleridir.
Bu akla dikkat isterim.
Dün bu köşecikte, 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsünden bir hafta önce
seçimin, sandığın, oy vermenin ve seçilmiş siyasi iradenin
“gayrimeşru” olduğunu ilan eden KONDA'nın patronu Tarhan Erdem'in
yazısına vurgu yapmıştım. Aynı şeyi, Temmuz ayının başlangıcından
darbe gününe kadar son derece rafine bir şekilde yapan bir kişi
daha var. Şimdilik, “salim arkadaşların aklına giren biri” demekle
yetinelim. Hele şu günler geçsin daha çok şey konuşacağız.
Ne diyorduk, haa, FETÖ bir CIA organizasyonudur, diyorduk.
Bakınız; henüz dershane krizi çıkmadan, CIA Türkiye'ye, FETÖ
konusunda “arabuluculuk” yapmayı teklif etmiştir.
Türkiye kabul etmemiştir.
Zira CIA'nın arabuluculuğunu kabul etmek, sonuç itibariyle, vatanın
bekasını pazarlık konusu etmekti.
Şayet bu arabuluculuk kabul edilseydi 17 – 25 Aralık kumpası, MİT
TIR'larına saldırı ve en son olarak da Pensilvanya'nın 15 Temmuz
kalkışması söz konusu olmayacaktı.
Haliyle, “Erdoğan otoriterleşti” kampanyasına da gerek
duyulmayacaktı.
Lakin saldırılarına şekil değiştirerek davam edecekler, bundan hiç
şüpheniz olmasın.
Çünkü…