CHP'nin İBB Başkanı İmamoğlu'nun gözden düşmesindeki
"kırılma anı" sorulsa, hemen herkes aynı şeyi söyler.
İstanbul'u sel götürürken Bodrum sefasında olması veya
ahali karda kıyamette mahsur kalmışken balık lokantasında
ecnebilerle yarenlik etmesi veya habire yolda kalan İETT otobüsleri
veya en büyük icraatının "temel atmama
töreni" olması veya Fazilet Durağı hakkındaki o
tescilli yalanı değil.
Evet, bunların hiçbiri değil.
İttifakla söylenen şu olacaktır: Nagehan Alçı'yı gezisine
davet etmesi!..
Nasıl ki iletişim/algı faaliyetiyle İBB Başkanı oldu, aynı yöntemle
cumhurbaşkanı olacaktı ama bu sefer evdeki hesap çarşıya
uymadı.
Aklı sıra kutuplaşmaya karşı, rövanşist duygulardan uzak, hülasa,
herkesle olabilecek kadar ortopedik olduğu algısı üzerinden
farkındalık yaratacaktı. Nagehan Alçı
nefretine tosladı.
E tabii nefret söylemiyle mankurtlaştırılmış sosyolojiyi
suçlayamazdı, her şeyden evvel oturduğu koltuğu onlara
borçluydu.
Hatasını da kabul etmedi.
Tam aksine, Woody Allen'ın locadan düştüğünü kabul etmemek
için her gösteride locadan atlayan Needleman'ı gibi yaparak,
"Abdulkadir Selvi'yi de davet edeceğim" dedi, ama işe yaramadı.
İmamoğlu'nun bu saatten sonra dikiş tutması çok zor. Fakat
yeniden göze girmesi için tek bir yol vardı, onu da Ali Koç'a
kaptırdı.
Nasıl mı?.. Buyurunuz size misal bir kurgu:
ALİ KOÇ: "İletişimci arkadaşlarla konuştum. O programa
çıkacağım..."
Üyelerden biri cesaretini toplayıp itiraz eder.
ÜYE 1: "Sayın Başkan, şaka yapıyorsunuz herhalde! O kanalı bizim
camia sevmez.