Biri ak sakallı ahretlik iki arkadaş ikindi namazını beklerken,
caminin karşısındaki çay ocağında oturmuş sohbet ediyorlar. Ak
sakallı olan birdenbire "Habu peygamberluk da çok zor iştur ha!"
demiş, "Ben beceremezdum." Arkadaşı da hayretle "Noldi ula, niye
dedun oni?" diye sorunca şöyle cevap vermiş: "Cenab-u Allah,
İbrahim'e deyi ki, uşağunu keseceksun. O da kalkayi İsmail'uni
kesmeye. Bana hauyle deseydi, girerduk birbirimuze!.."
Fıkra anlatmaktan da dinlemekten de pek hazzetmem ama bu fıkrayı da
hiç unutmam.
Zira komik olduğu kadar "İbrahimî imanın" hakikatini düşünmek için
de müthiş bir meseldir.
"İbrahim olmak" gerçekten zordur, çok zordur.
Lakin, Gazze'ye bakıyorum, hepsi birer
İbrahim...Çocuklarının cansız bedenlerine sarılıp nasıl dolu dolu
"Elhamdülillah" diyorlar ya Rabbi!..
Bu nasıl peygamberi imandır?
Söyleyin ey mutasavvıflar, ey pîrler, ey dervişler, Gazzeliler bu
imana sahip olmak için hangi seyr-i sûluk (manevi
yolculuk) aşamalarından geçtiler?
Hangi dergâhta piştiler, hangi virdi çektiler?
O Gazzeli baba, kucağına aldığı kanlar içindeki şehit çocuğuna,
"Hazreti Muhammed'e selamımı ilet ve...