Özünde iyi bir insan olduğuna inanıyorum. Ayrıca üslup sahibi
bir yazarsın, kitaplarını yazılarını "okutmayı"
biliyorsun.
Lakin "mahalle baskısından" olsa gerek izan ve
insafı kaybediyor muvazeneyi dağıtıyorsun.
Geçen gün baktım yine sersem sepet analojileri derbeder kurgu
eşliğinde şavullamışsın ki olursa o kadar olur.
Ne ki boşuna uzatmışsın. Bak, HDP eski
Milletvekili Hasip Kaplan üç kısa
cümleyle yazını özetlemiş: "Dış itibarı sıfırladınız. Batı'da, Arap
Ligi'nde, her yerde yalnızlaştınız..."
Hayır, Hasip Kaplan'dan aşırdın demiyorum. Belli ki o senden
etkilenmiş çünkü senin yazından sonra mahut tweeti atmış.
O "Eyyy" diye aklı sıra alegori yapmaya çalışmış,
sen bıkmadan usanmadan "asrın liderimiz" espri
denemesini sürdürmüşsün.
Farkın hülasası bu!
Bir ara da apostroflu kelime "esprisinin" müptelası olmuştun.
Or'ganizasyon,Top'lum,
Benj'amin, Şeker'leme vesaire
kaptırıp gidiyordun. Çok uyarmıştım, sonunda vazgeçtin. Sana dost
tavsiyesi, "asrın liderimiz" cıvıklığından da vazgeç, inan artık
komik değil.
O değil de Hasip Kaplan'la aynı yerde buluşmanız gerçekten
enteresan.
Daha dün adlarınızın önüne "TC" yazmakta
yarışıyordunuz hangi ara İzlanda mağlubiyeti
ardından "Biji İzlanda" yazan Hasip Kaplan'larla
örtüşür oldunuz?
Ana dilinde konuşması yasak edilen insanların şiveleriyle
"töplümsel ... pırt mentö...
beşbeken" diye dalga geçiyor,
"kıro" diye aşağılıyordunuz. Dönemin HDP'sinin
Eşbaşkanı Ahmet Türk'e atılan yumruğa da
methiyeler döşeniyordunuz.
Üstelik o vakitler dönemin HDP'sinin sırtını dayadığı PKK "silah
bırakma" sürecine girmişti.
Tamam, günahınızı alamam, hiçbir zaman Hasan Cemal
gibi dağlara vurup PKK'lılara, "Silah bırakmak ağrınıza gitmiyor
mu?" demediniz.
Hülasa, Çandargiller gibi "Neyin karşılığında
silah bırakıyorsunuz" diyenlerden olmadınız.
Ama siz de bugün Barış Pınarı Harekatı karşısında onlardan geri
kalmıyor bozgunculuk yapıyorsunuz.
Mehmetçiğin arkasındaki moral desteği sulandırıyorsunuz.
Şuncacık şeyi öngörmemiş olamazsınız: Türkiye bu operasyonla terör
örgütünü sınırlarının ötesinde karşılamasaydı yakın gelecekte
Diyarbakır'dan Hakkari'ye kadar
kendi sınırları içinde karşılamak zorunda kalacaktı.
ABD mahut terör örgütüne babasının hayrına o kadar silahı
vermedi.
Başkan Erdoğan'a muhalefet etme belasına
Mehmetçiği sırtından hançerlemekten vazgeçin.
Mahalle baskısına boyun eğmenin sonu yok.
Çok tıklanmayı falan da o kadar abartmayın. Lâteşbih, E 5'e bir
alüfte çıksa herkes bakar ama kimsecikler o kadına saygı
duymaz.
Demem o ki, muhalifliğin sonu yok.
Rezillik elverir, iş "yalan veya manipülasyon pornosuna" varmadan
durmaz.
Tıpkı söz konusu yazında, "Rusya'dan S-400
aldık ABD yüzünden kullanmıyoruz. ABD'den F-35
aldık. Rusya yüzünden teslim
etmiyorlar..." ifadesiyle yaptığın gibi.
"Bizde yalan tükenmez" demek değilse nedir bu?
Bir gün semt pazarına gitmiştim. Balıkçının teki sardalye
tezgâhının önünde "taze hamsi,
hamsiiii" diye bağırıyordu. Dedim, "bunlar sardalye, hamsi
değil ki..."
Adam yüzüme baktı ve dişlerinin arasından tıslarcasına, "Angutların
derdi seni mi gerdi, uzaklaş" dedi.
Demem o ki güzel kardeşim hatırın için sardalyeyi hamsi niyetine
yerim ama mevzubahis olan vatan.
Dostun hatırı için de gerçeklerin hatırını savsaklayamam.