HDP'nin seçime parti olarak katılma kararı ister istemez bölge insanı üzerinde duygusal baskı oluşturacaktı.
Eminim oluşturmuştur da, niye oluşturmasın. Nihayetinde kimlik siyaseti yapan bir partiden söz ediyoruz.
“Bölge insanının kimliğinin inkârından haklarının iadesine geçiş ancak ve ancak bizim siyasetimiz sayesinde gerçekleşti” diyebilirler.
Bununla da yetinmeyip bölge insanına, “AK Parti'ye vereceğiniz her oy, bizim Meclis dışında kalmamıza neden olacaktır” da diyebilirler.
Meclis dışında kaldıklarında, kendilerine oy vermeyen bölge insanlarını bu durumun müsebbibi olarak gösterecekleri kuvvetle muhtemeldir. (En azından sürgit psikolojik baskı altında tutacaklardır.)
Barajı aşamamalarının faturasını da şu veya bu şekilde ödeteceklerdir. Bunu da “fatura” yerine başka bir kavramla ilan edeceklerdir.
Tıpkı, HDP Eşbaşkanı Demirtaş'ın (baraj altında kaldıklarında uygulamaya koyacakları B Planından bahisle) “sivil itaatsizliğe” dayalı bir kampanya başlatırız, dediği gibi.
Peki ne olacak “sivil itaatsizlik” sonucunda; faturayı sadece AK Parti iktidarı mı ödeyecek sanki?