Daha önce söyledim, yineleyeyim: Davutoğlu'na düşman falan
değilim. Şahsi hiçbir sorunum da yok...
Zaten neden olsun ki...Hazreti, Dışişleri
Bakanı ve Başbakan yapan da ben değilim, görevden
alan da!
Bizim yaptığımız nihayetinde naçizane "nasihatten" ibarettir.
Zira "din nasihattir."
Sen kimsin ki koskoca Ahmet Hoca'mıza "nasihat" edeceksin diyenler
olabilir... Arkadaşlar nasihat, güzel sözle uyarmaktır. Bazen bir
çocuk, hatta bazen bir çiçek de (hâl diliyle) uyarır bizi. Önemli
olan uyarılara açık olmak, kendimize kapanmamaktır. İnsanın kendine
kapanmasından daha korkunç körlük yoktur.
Demem o ki, Ahmet Hoca'nın yanlışlarını dile getirmekle onu
uyarmaya çalışıyorum.
Çünkü kendini iptizale uğratmasına da Müslümanlar arasında fitne
fesada neden olmasına da gerçekten çok üzülüyorum...
***
Ahmet Hoca'yı bir yere kadar anlıyorum. Belli ki çok hırslanmış.
İntikam duygusuyla yanıp tutuşuyor! Bakmayın siz "Nefsimi ayaklar
altına alırım" diyerek yaptığı o "sadakat" konuşmasına.
...