Toprağı bol olsun, en ünlü pop yıldızından daha ünlüydü.
Her konuda da fikri sorulurdu.
Türkiye'de yaşasaydı kuvvetle muhtemel "asansörde halvet"
sorulurdu.
Evet, o derece.
Zira, İsveç'te sağlıkla ilgili çalışmalar yürüten bir sivil toplum
örgütü "obezite" hakkında görüşlerine başvurmuştu.
O da 21 yaşından beri (ALS hastalığı yüzünden) mahkum olduğu
tekerlekli sandalyesinden şu cevabı vermişti:
"Çok fazla yiyoruz ve çok az hareket ediyoruz. Neyse ki çözüm
basit, daha çok fiziksel aktivite..."
Evet, "Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere"
kitabının müellifinden bahsediyorum.
Yani, Big - Bang teorisyeni Stephen Hawking'ten.
Manası mı?
Kur'an'da geçer, Neml Süresi 82.
Ayette.
Şöyle: "O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman onlara yerden bir dâbbe (mahlûk / canlı) çıkarırız da, o onlara, insanların ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler."
Yaşar Nuri merhum bu ayetten hareketle, "Dabbetül Arz, çıkmıştır, şu anda yaşamaktadır ve Kur'an'ın sözünü ettiği uyarıları, yine Kur'an'ın gösterdiği tarz ve üslupla insanlığa ulaştırmaktadır.
İnsanlığa, özellikle dünyanın sonunun yaklaştığına ilişkin uyarılar yöneltmektedir..." demişti.
Dabbetül Arz ölür mü; bilmem.
Ama Hawking dün öldü. *** İster bilim adamı, ister en azılı mafya, ister zengin ister sefil, ister kral ister köle, ister sanatçı ister hanzo ol, öleceksin.
Dünyaya gelmek böyle bir şey; çıkış yok!
Hollywood filmlerinin meşhur repliğini bilirsiniz: "Kahretsin!
Hiçbirimiz sağ çıkamayacağız buradan!"
Dünya yurdundan da hiçbirimiz sağ çıkamayacağız...
Fakat "kahretsin" mi demek lazım yoksa "çok şükür" mü, mesele orda.
Nobel ödüllü Saramago, "Ertesi gün hiç kimse ölmedi" diye başladığı romanında (Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş) adı bilinmeyen bir ülkede zaman akmaya devam ettiği halde ölümün ortadan kalktığı hali anlatır.
Başta herkes sevinçten havalara uçar.
Ya sonra?
Bitmez tükenmez bir ölümsüzlük ve kaos.
Herkes ölümü arar, ölümün peşine düşer.
Mafya bile! *** Soru şudur: Şu ölümlü dünya bunca fırıldak çevirmeye, bunca kavga gürültüye değer mi?
Hemen tüm "kavgaların" kökünde de ne yazık ki para pul yatıyor.
Geçen gün bir dostum, "Allah yürü ya kulum deyince depara kalkan" yani çok zengin olan eski bir arkadaştan söz edince, "Allah daha beter etsin" dedim.
Parayı kullanmayı bilmiyorsan, para seni kullanır.
Paranın mantığı budur!
20. yüzyılın en büyük iki filozofundan biri sayılan Wittgenstein'ın babası ölünce kendisine ve kardeşlerine çok büyük bir miras kalır.
Ne ki, filozofumuz benim parayla pulla işim olmaz der ve kendi payına düşen mirası da kardeşlerine bırakır.
"Madem parayı önemsemiyorsun, sana düşen payı neden fakir fukara yerine, zaten zengin olan kardeşlerine bıraktın" diye sorarlar.
"Para insanı bozar" der Wittgenstein, "Benim kardeşlerim zaten bozulmuş; şimdi bu parayı fakir birine versem ona zarar verir, para yüzünden bozulmasına sebep olurdum."