Suriye iç savaşının "zillet ve fitnenin" laboratuvarı vazifesi
gördüğünü dile getirdiğim "Ya Zillet ya İstiklal" serlevhalı yazım
üzerine, İran ve Hizbullah'a
haksızlık yaptığımı iddia eden okurlar oldu.
Sizin anlayacağınız, sadece İran düşmanlığıyla malul okurların akıl
almaz bühtanlarına maruz kalmıyoruz.
Dediğim şuydu: İsrail 2006'da uğradığı aşağılayıcı yenilginin
(çağrı cihazlarını patlatmak dâhil) intikamını almak için yıllarca
hazırlanırken İsrail gibi bir düşmana karşı her
daim teyakkuzda olması gereken Hizbullah enerjisini Suriye'de
harcadı veya harcamak zorunda bırakıldı. Rikkat ve dikkatini
İsrail'in dışında yoğunlaştırmanın yanı sıra, İsrail'e açıklarını
veya hareket noktalarını gözlemek fırsatı verdi.
Biliyorum, Suriye iç savaşı döneminde İranlı yetkililer, "Sizin
için Kıbrıs jeostratejik bakımdan neyse bizim için de Suriye
odur..." demişlerdi. Nasrallah da "Sırtımızın
vurulmasına izin vermeyeceğiz" diyerek ikmal yolları bakımından
Suriye'nin kendileri için hayati önemi haiz olduğuna işaret
etmişti.
Ama şunu söylemiştim o yazımda: "Rusya Devlet Başkanı
Putin bile...