Barış olunca savaş
isteyen, savaş olunca da barış isteyen
“mahluklara” bilmem ki ne ad vereceğiz?
Tek kişiden ibaret olsaydı, Cemal
Hasan der geçerdik.
Tam aksine bir yığın tip var, hatta, “aydın
aşireti”nin alayı böyle.
Baksanıza Sevgili Çandar'a, nasıl da
sahiplenmeye başladı “barış sürecini.” Daha düne
kadar, “AK Parti size ne verdi de barış yapıyorsunuz” yollu PKK'ya
sitem ediyordu.
Ama hakkını teslim edelim, içlerinde hiç kimse Cemal Hasan kadar
öforik değil.
Bu yaşta nasıl enerjik, nasıl cevval; şappadak attı kendini
Diyarbakır'a, “barış” güzellemeleri yapmaya
başladı.
Barışa start verildiğinde de hiç vakit kaybetmemiş dağlara
vurmuştu. Dağlarda ve Kandil'de PKK'lıların önüne
yatıp, “Durun gitmeyin, Erdoğan'a güvenmeyin, savaşmaya devam edin,
ne olur bizi satmayın, silah bırakmak ağrınıza gitmiyor
mu…” yollu kendini telef etmişti.
Sözcü gazetesinin de kurumsal olarak bu tiplerden hiç farkı yok
inanın.
Sanki dersin “barış sürecini” ihanet tesmiye eden
bunlar değilmiş gibi Kandil'i bombaladı diye TSK'yı bir Erdoğancı
ilan etmedikleri kaldı.