Kürt Türk kardeşçe yaşamamız için etnisite eksenli en ufak
ayrıcalık olmamalı, hakkın ve hukukun karşısında eşit yurttaşlar
haline gelmeyi başarmalıydık.
Yazık ki yazık, yıllar yılı bunun tam tersi oldu.
Lakin, Kürtler hep sabretti.
Dilleri yasaklandı, gelenekleriyle alay edildi, lehçeleriyle dalga
geçildi. Köyleri meraları yakıldı yıkıldı, doğup büyüdükleri
topraklardan sürgün edildiler.
Bütün bunlar, Ortodoks Kemalizm'in (Kürt
kimliğini) inkâr ve asimilasyon politikasının doğal sonucuydu.
Sadece inkâr ve asimilasyon değil, tahkir de vardı.
Mesela, Kılıçdaroğlu'nun birkaç yıl önce
adına park açtığı Mahmut Esat Bozkurt, “Türk soyundan
olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı,
köle olma hakkı…”demişti.
Hülasa…
Allah'ın yarattığı bir kavmin çocukları, “soyum sopum uludur”
diyerek kendisini üstün gören başka bir kavmin azgın temsilcileri
tarafından inkâr ediliyor, dilleri yasak ediliyordu.
Ve, her darbe herkesten önce / herkesten çok Kürtleri eziyordu.
1960 darbesinin ardından “Sivas Kampı” gibi
toplama kamplarına maruz bırakıldılar, 12 Eylül darbesinin ardından
“Diyarbakır Cezaevi”nde akıl almaz işkencelerden
geçirildiler.