Aydın Doğan'ın medyası, 1 Kasım
seçimlerinden çamura yatamayacak kadar ağır bir
mağlubiyetle çıkınca, malumunuz tornistan etmek zorunda kaldı.
Buna da hiç hayret etmedik; ilk kez yaptıkları bir şey değildi.
Zaten bu ülkede yaşayan hiç kimse, “Medya neden mağlup
olsun, seçime partiler giriyor, medya değil ki” demez.
Çünkü…
Hiçbir muhalefet partisi, 1 Kasım seçimlerinde Aydın Doğan'ın
organları kadar hareketli, heyecanlı ve cevval değildi.
O kadar ki, bu medya grubunun “Türkiye
Türklerindir” sloganlı gazetesi, Erdoğan ve
AK Parti düşmanlığını terörü destekleyecek boyuta
vardırmıştı.
Uzatmayalım; ölümüne destek verdikleri muhalefet partileri 1 Kasım
seçimlerinden mağlup çıkınca, bunlar da haliyle mağlup olmuş
oldular ve “fabrika ayarlarına döneceğiz,”
dediler.
Ve, hiç vakit kaybetmeden bir bildiri yayımladılar...
Demokratik siyasi iktidarı devirmek için (Haberal'ın deyimiyle)
“her türlü puştluk yapmaktan”
vazgeçeceğiz; Adliye Sarayı'nda savcı
katleden teröristleri artık arkalamayacağız; paralel örgütü
görmezden gelmeyeceğiz; PKK dâhil terör
örgütleriyle aramıza mesafe koyacağız, hülasa, bundan sonra adam
gibi gazetecilik yapacağız, demeye getirdiler.