Belçika'nın PKK'yı açıkça arkalamasından sonra, dün
de, ABdiplomatlarının HDP grup toplantısına
katılması son derece manidar.
“İşbirlikçiliği” bu denli açığa dökmeye ne denir acaba?
“Diplomatik pornografi” mi?
ABD, AB'ye nazaran bu kadar “dışavurumcu” değil.
Mesela, hem PKK terör örgütüdür diyor hem de PKK'nın
Suriye kolu YPG'ye silah veriyor; hem “15 Temmuz işgal
hareketine” sessiz kalıyor hem “biz bilgisayar oyunu sanmıştık”
diyor; hem Fetullah'ı topraklarında barındırmakla FETÖ'ye
yardım ve yataklık etmeye açık seçik devam ediyor hem de “hukuk”
veya “mahkeme süreci” diyor.
Gerçi ABD bidayetinden beri hep böyleydi.
Bir film çekimi için Japonya'da bulunan kadın (Emmanuelle
Riva) “Her şey gördüm Hiroşima'da” deyince, Japon sevgilisi (Eiji
Okada) “Hiçbir şey görmedin Hiroşima'da” karşılığını verir.
Burdaki “görmedin” vurgusu, bilmenin de tanıklık etmenin de çok
ötesindedir.
Görmek kimi zaman hemhal olmak, yani, hatırlamanın da bilmenin de
künhüne varmaktır.
Zaten mezkur diyalogun geçtiği, Marguerite Duras'ın
kaleminden Alain Resnais'nın filme çektiği “Hiroşima
Sevgilim”de (Hiroshima Mon Amour, 1959) anlatılanlar böyle bir
“görmenin” karşılığıdır.
Gösterilen…
Hiroşima'ya, 6 Ağustos 1945'te atılan atom bombasının ana
rahmindeki bebeklere varıncaya kadar insanları nasıl yakıp
kavurduğudur.
Biliyorsunuz…
“Özgür dünyanın simgesi / rüyalar ülkesi” diye bize
yutturulan Amerika önce Hiroşima'ya, 3 gün sonra
da Nagazaki'ye atom bombası attı. İlkine “Little Boy” (Küçük
Oğlan) ikincisine “Fat Man” (Şişman Adam) adını vererek hem de!
ABD, “barış için” dedi, etkileri nesiller boyu sürecek bu korkunç
katliama.
Ve, “barış için” haritadan
sildiler Hiroşima ve Nagazaki'yi. (Sadece
Hiroşima'da 250 bin insan katledildi.)
Yıllar sonra, ambargo yüzünden 500 bin Iraklı çocuğun ölmesine
de Irak'ın işgaline de “demokrasi için” dediler.