Ünlü bir aktrisimizin senaryo gereği evinin odasında kendi
kendine dans etmesi gerekiyordu. Fakat "Ben burada dans etmem..."
demişti.
Nedeni sorulunca da aynı odada büyükannesinin namaz kıldığını,
namaz kılınan bir odada dans etmek istemediğini söylemişti.
"Büyükanne" dediğinin rol gereği büyükannesi olduğunu ve o odada da
rolü gereği namaz kıldığını elbette biliyordu.
Yine de senaryo gereği olsa bile namaz kılınan odada dans etmek
istememiş, zor şer ikna edilmişti.
Setlerde tanık olduğum bir başka hadise de şuydu:
Çok tanınmış bir aktörümüzün rolü gereği dağ evinde namaz kılması
gerekiyordu.
Lokasyona seccade serildi. Seccadenin doğru serilip serilmediğini
sordu. Rol icabı namaz kılacağı için önemli olmadığı söylendi.
Israrcı oldu; kıbleyi öğrenip seccadenin ona göre serilmesini
istedi. "Ama zaten kamera kıbleyi görmez" denilince de "Olsun,
namaza saygılı olmak lazım..." dedi. Her iki sanatçımızın da
muhafazakârlıkla uzaktan yakından alakası yoktu.
Dahası oruç tutmayan, namaz kılmayan, seküler yaşam tarzını
sürdüren oyunculardandı.
Fakat bu milletin kültürel kodlarına yerleşmiş belirli bir
duyarlığın göstergesi mesabesinde refleks...