Immanuel Wallerstein kapitalist sistemin de her sistem gibi bir
ömrünün olduğunu, en geç 2040, bilemedin 2050'de nalları dikeceğini
dile getirir.
Kendiliğinden değil elbette; Dünya Solu ile Dünya Sağı kıyasıya
çatışacak da öyle.
Küreselciler ile ulus devletler kapışmasının konuşulduğu günümüzde
filozofumuzun "sağ-sol çatışması" öngörüsü biraz anakronik
kaçabilir.
Aslında Samir Amin'in dediği gibi "muhalif akımlar" egemen güçlerin
kontrolüne girmiş, kültürel muhalefet türleri de kapitalizmle
uzlaşmıştır.
Türkiye özelinde muhaliflerin hali pürmelali tastamam böyledir.
CHP solunun veya CHP himayesindeki solun zaten "Dünya Solu" ile
uzaktan yakından alakası yok.
Türkiye'de sol sağdır, sağ da sol. Merhum İdris Küçükömer'in
günahı, bunu erken teşhis etmesiydi.
Piyasadaki CHP solunun "emperyalist kapitalist dünya sisteminin"
yanında yer aldığını artık tartışamayız.
ABD'nin "Türk intifadası" diyerek desteklediği 15 Temmuz Gladyo
kalkışmasına karşı bu aziz milletin şanlı direnişini "tiyatro"
diyerek nasıl itibarsızlaştırmaya çalıştıklarını biliyoruz.
Hülasa...
S-400 Hava Savunma Sistemi'nden MİT TIR'ları kumpasına, Mavi
Vatan'dan ABD'nin binlerce TIR silah yardımı yaptığı terör
örgütünün siyasi ayağıyla ittifak kurmaya kadar halleri
meydanda.
"Ekonomik bağımsızlık savaşından" dem vurulduğunda "orantısız
zekâlarıyla" nasıl dalga geçtikleri herkesin malumu.
Bir de doğum yıldönümünde falan Nâzım Hikmet güzellemeleri
yapıyorlar ya, ben ona yanıyorum.
Oysa Nâzım Hikmet'lerin dünya görüşüyle alakaları olsaydı, ABD'nin
boyunduruk altına almaya çalıştığı ülkelerde aynı yöntemleri
devreye soktuğunu bilirlerdi.