Açılışı henüz yapılmadı ama görüntüleri yayımlandı, tek
kelimeyle söyleyecek olursam: Müthiş!
Emek Sineması gerçekten de müthiş olmuş, her şeyin aslına
uygun yapıldığı da görüntülerden rahatlıkla anlaşılıyor.
Zaten öyle yapılacağı, yani, aslına uygun restore edileceği açık
seçik ilan edilmişti.
Ne ki “muhalif takımı” söz dinlemedi, daha doğrusu, dinlemek işine
gelmedi.
Belki de, restorasyonun “siyasi” olanını sevip “mimari” olanından
ifrit oluyorlar, bilemiyorum.
Siyasi olanı, dediğim, 7 Haziran seçimleri ardından
“restorasyonhükümeti” kurulsun diye yırtınıyorlardı ya, onu
diyorum. Neyse…
Mesele ilk günden belliydi: “Muhalif takımı” kendine “ekmek”
çıkartmak derdindeydi.
Sizin anlayacağınız, Erdoğan ve AK Parti'ye vurmak
için mezkur sinema salonu araçsallaştırılmıştı.
Evvela, “Emek Sineması'nı yıkacaklar” yalanını ürettiler.
Yalanlarına müşteri bulmakta da zorlanmadılar.
Zaten “muhafazakarların” sinemaya, sanata, fotoğrafa karşı olduğunu
zanneden “konserve zihinlilerin” inanmakta hiç de zorluk
çekmeyeceği bir yaygaraydı bu!
Sözcü gazetesinin bir yazarı, vaktiyle, “muhafazakarların”
fotoğraf çektirmeye karşı olduğunu söyleyerek, aklı sıra üstünlük
taslamıştı. (O kadar ki fotoğrafı dedesi, suyun kaldırma kuvvetini
de yengesi bulmuş sanırdınız.)
Hey gidi kafa!..
Muhafazakar tırtıl Kabe'nin önünde selfie çekiyor, sen hâlâ
“fotoğrafçektirmek günah değil mi” diye dalga geçtiğini
sanıyorsun. (Muhafazakar tırtılları da anlamış değilim. Kardeşim,
Kabe'desin, kainatın orijin noktasında. Orda da gösterişten
uzaklaşıp kendine gelemeyeceksen, nerde geleceksin?!)
Lafa vurduk nerelere geldik; Emek Sineması'nın yıkılacağı
tezvirine “konserve zihinlileri” inandırmakta zorluk çekmediler,
diyorduk değil mi?
Akıl almaz bir bezirganlıkla, “Sanatın ve sanatçının düşmanı AKP,
Emek Sineması'nı yıkacak, yerine de mescit yapacak” yalanını
dillendirdiler.
Halbuki…
Cumhuriyet tarihimiz boyunca hiçbir hükümet AK Parti kadar sinemaya
destek vermedi. Sektörle uzaktan yakından ilgisi, ilişkisi olan
herkes bilir bunu.