CHP Genel Sekreteri sevgili
dostum Gürsel Tekin,
“Kılıçdaroğlu'na görev verilsin 3
günde hükümeti kurar, 6 günde de dünyayı kurtarır” falan
deyince, heyecanlandım.
Bunu da bu köşecikte yazdım.
Evet, heyecanlandım, çünkü, 3 günde hükümet kurup, 6 günde dünyayı
kurtarabileceğine göre 60 gün verilse Türkiye'yi
kendisinden kurtarabilirdi.
Türkiye de rahatlardı; yazık, fırsat kaçtı.
Haliyle, Kılıçdaroğlu'na katlanacağız.
Geçen gün gündüz gözüyle ne dedi biliyor musunuz?
Buyrun birlikte okuyalım: “… devir teslim töreni
yapıldı eski ve yeni genelkurmay başkanları arasında. Son konuşmayı
Sayın Cumhurbaşkanı yaptı. Konuşmasında olayı 'Paralel yapıya'
getirdi ve o yapıdan şikâyet etti. Kendisinin başkomutan olduğunu
da söyledi. Şöyle bir düşündüm orada kendisini dinlerken; ordusuna
kumpas kurduran bir başkomutan…”
İnsanın “lan?” diyesi geliyor.
Neyse, biz saygıda kusur etmeyelim.
Lakin soralım: Sayın Kılıçdaroğlu,
“kumpasçılarla” el ele kol kola girdiğini unuttu mu?
Sayın Erdoğan “kumpasçıları” devletin kılcal
damarlarından temizlerken kendisinin engel olmaya çalıştığını,
“kumpasçıların” ürettiği
malzemeyi Meclis kürsülerinden
okuduğunu, velhasıl, orduya kumpas kuranların avukatlığına
soyunduğunu, bu “hizmeti” karşılığında da hemen her gün
“kumpasçıların” medyasında arzı endam ettiğini unuttu mu?