Babam memurdu, üniversitede çalışıyordu. Ev kirası, elektrik, su ve bakkalın veresiye defteri derken, babamın maaşı buhar oluyordu.
Annem de evdeki dikiş makinasında toptancılara ilk mektep önlükleri dikerek evin bütçesine katkı sağlamaya çalışırdı.
Fakat yine de ay başını zar zor getirirdik. Biz 4 kardeştik ve hepimiz de öğrenciydik.
Bir gün nerden icap ettiyse, "Biz fakiriz, değil mi anne?" diye sormuştum. Evden çıkmak üzere olan annem yüzüme hayretle bakıp, "Tövbe de oğlum, o nasıl söz!" demişti, "Fakir şeytandır."
Annemin ardından bakakalmıştım.
Fakirlik şeytanın harcı olacak kadar kötü bir şey olduğuna göre, demek ki biz fakir değildik.
İlk mektebi çiçeklendirmeye henüz başlamıştım, bir türlü anlam veremiyordum.
Madem fakir...