Mekanizma şöyle çalışıyor: Biriyle vuruyor ötekiyle tutuyorlar,
birinin üzerinden ötekini yerleştiriyorlar.
Dünya ölçeğinde…
DEAŞ terör örgütüyle uluslararası toplum gırtlağına kadar
“İslamofobi”ye batırılıp kör ve sağır edilirken, bir başka terör
örgütünü “laik-seküler” diyerek “kara kuvvetlerimiz” katına
yükseltiyorlar.
Yerel ölçekte de bu hep böyle oldu.
Bakın, 80'li yıllar boyunca, “bu yıl kurban bayramı hac mevsimine
rastlıyor” ifadeleriyle bir yandan “irtica” kampanyaları
başlatılırken bir yandan da “Türkiye laiktir laik kalacak”
sloganları attırılıyordu.
Aynı şey 90'lı yıllarda da devam etti.
Uğur Mumcu katledildi, anında, “Mollalar İran'a” diye nümayişler
yapıldı.
Bununla da kalınmadı…
İstiklal Marşı'nda, “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi
yurdumun üstünde benim inlemeli” dizesini terennüm eden insanların
ülkesinde, ezana “yuh” çekenler bile oldu.
Sonra, malumunuz, 28 Şubat süreci başladı.
Son sınıfta dahi olsa başörtülü öğrenciler kollarından tutulup
üniversitelerden atıldı.
Başörtüsüne yasak denilen kamu alanı da, “polisin olabileceği her
yer” olarak tanımlandı.
Allah bir daha o günleri göstermesin! İlkokul çocuklarına yaz
tatillerinde Kur'an okumaları yasaklanmıştı.
Bu faşizan uygulamalara karşı çıkan kim varsa da “Türkiye laiktir
laik kalacak” diyerek susturulmuştu.
AK Parti'nin iktidara geldiği ilk yıllarda da “irtica” yaygarası
bitmedi.
O kadar ki, şehirlerarası bir otobüste namaz molası verildi diye
“Laiklik elden gitti” heyulası kopartıldı.
Unutmuş olamazsınız; Meclis (15 Temmuz'da Fetullah'ın askerlerinin
bombaladığı Gazi Meclis) 2008'de başörtüsüne özgürlük deyince,
Aydın Doğan'ın Hürriyet'i “411 el kaosa kalktı” manşetini
atmıştı.
Hani, Kılıçdaroğlu'nun CHP'si de bu başörtüsü özgürlüğü kararının
iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne koşmuştu.
Tüm bu süreçler boyunca, yani, “irtica” veya “Türkiye laiktir laik
kalacak” gürültüsüyle göz gözü görmezken, Süper NATO veya FETÖ
sessiz ve derinden çalışarak vatanın tüm kılcal damarlarına kadar
yerleşti.
FETÖ, “dindarları” din üzerinden devşirmek için “bu laikçiler din
düşmanıdır, size hayat hakkı tanımazlar” derken, “Atatürkçülere”
de, “bu yobazlar size hayatı zindan edecek” diyorlardı.
Bazen demekle de kalmıyor, o renge de bürünüyorlardı.