Eleman bizim aklı evvellere norm koymaya çalışıyor ama daha
kimEnverist kim Neo-İttihatçı hattında farkında
değil.
Yahut fakında da, gündüz gözüyle cambazlık yapıyor ki, olursa o
kadar olur.
Hadi kime danışmanlık yaptığından geçtim, insan halihazırda aynı
gazetede yazdığı yazarlara bakar da utanır.
Utanmak çok önemlidir.
Daha evvel bu köşecikte dedim ya; insanı utanma duygusu terk etti
mi geriye sadece “beşer” kalır.
Utanmak elbette asalete mündemiçtir.
Galiba Platon demişti, “asalet doğuştan değil,
davranıştan gelir.”
Öyledir.
İnsan yapıp ettiklerinin “toplamı” değil midir? Madem insan masum,
günahsız doğar, ve madem yapıp ettiklerimizden hesaba çekileceğiz,
bu böyledir.
“Hazreti insan” katına yükselebilecek miyiz yoksa “beşer” olmaya
mahkum mu olacağız?
Ademoğlunun yeryüzündeki serüveninin hülasası bundan ibarettir.
«««
Yeryüzünde hiç kimse anasından cibilliyetsiz doğmaz. Allah adildir,
mutlak adalet sahibidir.
Ne güzeldir o söz: “Hâşâ zulmetmez kuluna Hûdâsı/ Herkesin çektiği
kendi cezası!”
İnsan nihayetinde kendine zulmeder. En büyük zulüm de kazanım
zannederek kendi kendine yaptığıdır.
Üç günlük dünya için bin bir türlü fırıldak çevirerek ömrünü
tüketir. O kadar ki, bizzat fırıldağa dönüşür de haberi olmaz.
Çünkü her çürüyüş kademesinde bir başkasına dönüştüğü için
kendisini göremez.
Vahlar olsun ki asıl körlük budur!
Gözü olup görmeyenden, kulağı olup duymayandan daha kötü kim
olabilir?!
«««
“Yatay değişiminin” herkes farkına varır. İnsan bu; zamanla alnı
kırışır, gözleri altında mor halkalar belirir, saçları
beyazlar.
Mukadderattır.
Ne ki, dikey serüven böyle değildir. “Eşrefi Mahlukat” olmak da var
“Belhum Adal” olmak da!