FETÖ bu milletin vergileriyle alınan silahlarla saldırıyor.
Millet direnince...
"Demokrasimizden" endişe ediyorsun.
Askerimizi polisimizi öğretmenlerimizi, hülasa, insanımızı şehit eden teröristlerle mücadele ediyoruz.
"İnsan haklarından" endişe ediyorsun.
Adaleti rehin alan FETÖ yargısını tasfiye ediyoruz.
"Hukukun üstünlüğü" adına endişe ediyorsun.
Taşeronun FETÖ eliyle 17 -25 Aralık'ta Halk Bankası'na saldırmış, "bir imparatorluğun çöküşünü izliyorsunuz" şeklinde sevinç çığlığı atmıştın.
Şimdi de...
Türk çelik sektörüne gerekçesiz bir şekilde antidamping soruşturması açıyor, ilave gümrük vergisi koyuyorsun.
Sonra da...
Kredi derecelendirme kuruluşları üzerinden "ekonomimizden" endişe ediyorsun.
Eşeğini boyayıp satmak misali...
Terör örgütünün adını gündüz gözüyle değiştirip yedirmeye çalışıyorsun.
Yediremeyince...
"Otoriterleşeceğimizden" endişe ediyorsun.
Kissinger'in 11 Eylül saldırısının ardından, "Bundan sonra çatışma Müslümanların arasında olmalıdır" sözü gereği, Türkiye'yi Şii-Sünni savaşının koçbaşı yapmak istedin.
"Mezhep savaşı" tuzağına düşüremeyince "geleceğimizden" endişe ediyorsun.
Velhasılıkelam, bizim adımıza hep endişelisin.
O kadar ki...
FETÖ'nün MİT TIRları kumpası deşifre edilmeseydi, teröre destek vermemizden endişe ettiğini ilan edecektin.
Ortalarda haritalar dolaştırıyorsun.
Sınırlarımızda "İkinci İsrail" kurmak için terör örgütlerine açıkça silah yardımı yapıyorsun.
Hrant Dink'in de katili FETÖ elebaşısını topraklarında barındırmaya devam ediyorsun.
Yani...
Hem müttefikiz diyor hem sırtımızdan habire hançerlemekten endişe etmiyorsun.
Hem de...
Rusya'dan S - 400 hava savunma sistemi alacak olmamızdan çok endişe duyduğunu söylüyorsun.