Bana sorarsanız Türkiye parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı
hükümet sistemine adamakıllı tartışarak geçmedi.
Şurda burda elbette konuşuldu ama son derece kaotik bir
atmosferde.
O kadar ki kimin ne dediğinden ziyade, kimin nerde kimin yanında
durduğu belirleyici oldu.
Haliyle "sistemler" arasında sağlıklı bir karşılaştırma
yapılamadı.
Kaldı ki eski sistemi savunanlar da parlamenter sistemin nasıl
olmaklığı konusunda hemfikir değillerdi.
Gerçi yeni sistemi savunanlar da adlandırma konusuna
("Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" mi "Başkanlık Sistemi" mi?)
netlik kazandırmamışlardı.
Net olan tek bir şey vardı: Sayın
Erdoğan. Zaten tartışmanın odak noktası da ondan
başkası değildi.
Sistem tartışması çoktan araçsallaşmıştı.
Bir taraf, "Madem Erdoğan parlamenter sistemi kaldırmak istiyor,
sımsıkı sarılalım, ve madem başkanlık sistemini getirmek istiyor,
inadına karşı çıkalım..." zihniyetiyle hareket ediyordu.
Hülasa, esasta karşı çıktıkları başkanlık sistemi değil, Sayın
Erdoğan'dı.
Bunu da en açık şekilde PKK'nın siyasi ayağının eşbaşkanı
dillendirmiş, "Seni...