Baktık olmuyor, naçar Çalışkan Koray'ın da anlayacağı düzeyde
anlatmayı denedik, yine olmadı.
Hülasa, dilimizde tüy bitti, anlatamadık.
Aslında 17-25 Aralık 2013'ün hırsızlık susturuculu bir darbe
teşebbüsü olduğunu anlıyorlardı ama domuzluğuna anlamazlıktan
geliyorlardı.
FETÖ'nün seçilmiş sivil demokratik hükümeti alaşağı etmek için
kurduğu bu kumpastan elde ettiği malzemeleri çarşıda pazarda
tüketmek için fırsat bu fırsattır deyip koşturdular.
İlk başta malum üç-beş şahıs üzerinden yürüdüler, sonra alayı
birden bir yerden emir almışçasına Erdoğan'a yürümeye başladı.
Zaten daha sonra da 17 Aralık'ın savcısı Celal Kara bunu, “1 Numara
Erdoğan'dı” şeklinde itiraf edecek, Cumhuriyet adlı kripto gazete
de manşete çekecekti.
Dönemin ulusalcısından liberal maskeli çakalına, solcusundan
Kemalistine kadar ne kadar Erdoğan ve AK parti düşmanı varsa söz
konusu FETÖ darbe teşebbüsüne omuz verdi.
O kadar ki “hepiniz oradaydınız” desek başımız ağrımaz.
Korkunç bir ittifaktı.
Daha evvel FETÖ'nün kumpas kurduğu çevreler 17-25 Aralık 2013'ün
ateşli taşıyıcıları haline gelmişti.
Hepsi birden (27 Nisan 2007 e muhtırasını destekleyenlerin alayı,
liberal maskeli çakallar ve HDP) FETÖ'nün “kullanışlı aptallarına”
dönüştüler.