Kadim hakikatler bile.
An gelir hakikat seni uyandıracağına derin uykulara düçar eder.
Hakikate yaslanıp sürgit uyursun.
Korkunçtur.
Bir nevi sekerât halidir bu. Aklını fikrini, izanını insafını
hepten kaybedersin.
Duyman için görmen için ancak bir mucize gerekir.
Şükür ki şükür mucizeler bazen iner.
Ankara'daki Hasan gibi.
Hepimiz izledik onu. Sokaklarda yatıyor, kâğıt mendil satarak
çorbasını içiyor, haftada bir kez de olsa otelde kalıp temizliğini
yapıyor. Diğer günler, kepenkler kapatıldığında bir metronun
dibinde havalandırmanın sıcak üflediği bir yere karton serip
yatıyor.
Fakat kaşları çatık değil, yüzü çatırdamıyor, geniş bir gülümseme
yayılıyor yüzüne.
Umut dolu bir gülümseme.
Hep şükrediyor.
Gönlü öyle zengin ki dünyayı doyuracak kadar.