HDP hakkında neden yazmıyorsun diyor bir kısım okur makulesi. Ne
yalan söyleyeyim, elim gitmiyor.
Eşbaşkanlarının çağrısıyla Kobani olaylarında 52 insanımızın
ölümünden beri bu böyle.
Zaten hayli zamandır HDP'nin yapmaya çalıştığı “siyasetten” ben bir
şey anlamıyorum.
Kürt aydınlarımızdan İlhami Işık da geçen gün söyledi; HDP'nin
siyaseti artık Kürdi bir siyaset değil; “Her ne kadar 'özgürlüğü'
vaat ediyorsa da özgürlükçü bir siyaset de değil…”
Nasıl siyaset peki?
Beyaz Türklere veya Cihangir zırtapozlarına kendini sevdirmek
siyaseti mi?
Belki bu da vardır, lakin elbette bundan ibaret değildir.
İsrail terör devletinden, “Güneyde sevdiğim ülke” şeklinde bahseden
Paralelcilerin “Süleyman abi”sinin bahsettiği şekilde bir siyaset
değişikliği mi söz konusu peki?
Yani, “üçüncü taraf” veya “üst akıl” tarafından “hizmete” alınma
siyaseti mi geçerli?
Bilmiyorum.
Bilmediğim için de haksızlık yapmak istemem.
Bütün bildiğim şundan ibaret: Dumanlı Ekrem'in arka kapıdan ziyaret
edeceği bir parti haline geldikleri, Paralel yandaşı medyada boy
boy arzı endam ettikleri, KCK'lı belediye başkanlarını toplama
kamplarını çağrıştıracak şekilde kelepçeleyen Paralelcileri
nerdeyse arkalamaya çalıştıkları…