Aslında onu üzmek istemem.
Tam aksine, kendisini bu hallere düşürdüğü için çok üzülüyorum.
Neden böyle oldu, hikâyesi çetin.
Galiba bazılarının sınavı epey "sıkıntılı" geçiyor.
Sınav mı?
Hani, "ne oldum dememeli, ne olacağım demeli" şeklinde bir deyim
var ya, tastamam o işte.
Kimden mi bahsediyorum?
Siyaset yapmaya başladığı partiyi, "laikliğe karşı fiillerin odağı"
olduğu iddiasıyla "kapattıran" partide, siyaset yapmaya başlayan
birinden...
"Partiyle bu işler olmaz" çizgisinden Refah Partisi'ne, Fazilet
Partisi'nden Has Parti'ye, ordan da CHP'ye "zıplayan" bir insan
evladından...
Evet, bildiniz.
Mehmet Bekaroğlu'ndan bahsediyorum.
CHP'ye geçişine itiraz edenler olmadı değil. Örneğin bir diğer
CHP milletvekili Barış Yarkadaş, Atatürk için, "Kefere Kemal"
dediğini yüzüne vurdu.
Neyse ki, Yarkadaş da vaktiyle Kılıçdaroğlu'na (TESEV üyeliğinden
hareketle) "Sorosçu Kemal" dediği için aralarındaki "dengeyi"
sağlamış oldular.
Şimdi el ele birlikte yürüyorlar.
Yürüsünler.
Lakin...
Kılıçdaroğlu'nun mahut yürüyüşünü kutsamak, hele hele, "peygamber
sünnetidir" demek nedir Allah aşkına?