Sabah yazarı Hıncal Uluç geçenlerde Vatan Partisi Genel Başkanı
Perinçek'le bir yerde karşılaşmalarını köşesine taşımıştı.
Eski dostmuşlar; on beş yıldan beri de görüşmemişler. Rastlaşınca
sarılmışlar, hasret gidermişler.
Dostlukları da öyle laftan ibaret değilmiş.
Mesela, Perinçek 90 yılında kim bilir kaçıncı kez hapse girerken
aramış, “Aman Hıncal ben içerdeyken dergiye göz kulak ol”
demiş.
Uluç'un demesine bakacak olursak, iki kadim dostun fikirleri pek
uyuşmazmış ama fikirleri dostluğa karıştırmamayı da
bilirlermiş.
Ne güzel!
Fikir dediğiniz, nihayetinde, insan faaliyetinin ürünü; insan kendi
faaliyetinin neden mahkumu olsun ki?!
Bütün mesele, insan olmak / insan kalmak, ve, hakikati birlikte
aramak değil mi?
İkbal'in dediği gibi yeryüzündeki serüvenimiz “beşer” olmaktan
“insan” olmaya tekamülden ibarettir.
Mezkur tekamüle “klas duruş” da dahildir.
Lafın burasında, J. S. Mill'in sonuç odaklı “faydacılığı”
(Utilitarianism) mı yoksa Kant'ın “ödev ahlakı” (deontolojik etik)
mı, tartışmasına yelken açacak değiliz.
Şimdilik bize Shakespeare'in şu sözü yeter: “İnsan insandır.”
Dostluklar da insanı mündemiçtir.
İki dosttan biri, vaktiyle Dev-Genç'in başkanlığını yapan
(Perinçek) Marksist, diğeri (Uluç) sosyal demokrattır.
Perinçek'in babası Sadık Perinçek, sağcı Adalet Partisi'nin
milletvekiliydi.
Hıncal Uluç ise dünkü yazısında belirttiği üzre, Kilis Müftüsü
Muharrem Efendi'nin torunuydu.
Dedesi ona tee ilk mektep yıllarında Kuran-ı Kerim'in Türkçe
mealini okumasını söylemiş, “merak ettiğin her sorunun yanıtını
orda bulacaksın” demişti.
“Kutsal Doğum Haftası” bezirganı FETÖ'cüler, Peygamberimize hakaret
eden Charlie Hebdo karikatürlerine saygı duyduklarını söylerken,
Doğu Perinçek çıktı dedi ki: “İnsanlığın ve medeniyet devriminin
lideri Hz. Peygamber'e saygı geleceğin güvencesidir…”
Hıncal Uluç, söz konusu yazısında, “68 hareketlerinin en önünde
gidenlerdendi” dediği Perinçek'le konuşmasını şöyle nakletmişti:
“Doğu, dedim.. '68 gençliği olarak sokaklarda bağırdıklarınızı
şimdi Recep Tayyip Erdoğan uyguluyor, farkında mısın?.' Amerika'ya
kafa tutmalar.. / Avrupa Birliği'ne ve Parlamentosu'na meydan
okumalar.. 'Sizsiz de yaparız' demeler.. Putin ile sıkı dostluk
kurmalar.. / Şanghay Beşlisi ile yakınlaşmalar ve onlara
katılabileceğimizi söylemeler.. 'Hıncal bu dediklerini yazmalısın'
dedi, Doğu.”