Gazze soykırımına karşı boykota teşvik ve dua etmenin dışında elimden bir şey gelmediği gibi "yerel gündeme" dönmeyi de henüz başaramadım.
Çocuklar her gün evde ağlıyorlar!..
Geçen gün Gazze'de ayakları kesilen bir çocuğun "Doktor amca, ayaklarım tekrar çıkacak mı?" sorusuna sosyal medyadan muttali olunca hıçkırıklara boğuldular. Dört aydır devam eden Gazze soykırımı nedeniyle üç kez sinir krizi geçirdi küçük oğlum.
Ailemi nasıl teskin edeceğim, bilemiyorum!
Gazze'yle ilgili haberleri izlemeyin diyemem. "Dua edelim!" diyorum çaresizce. "Zaten başka ne yapabiliyoruz ki!" karşılığını veriyorlar sitem edercesine.
Ne yapacağımı bilemiyorum; daha önce de o şiirden mülhem dercettiğim gibi yaşamak bir suç gibi kaldı üzerimde.
Gerçekten de dayanılacak gibi değil...
Yardıma giden ambulansları nasıl bombaladıklarını, çocuğunu kurtarmak için koşan anneleri ve ameliyat başındaki doktorları keskin nişancılarla nasıl vurduklarını gördük. Belden aşağı kopmuş/ parçalanmış çocukların duvarda nasıl asılı kaldıklarını, yerden toplanan şehitlerin mübarek vücutlarının parçalarının poşetlere nasıl doldurulduğunu, katliamdan sağ kurtulmuş yara bere...