CHP şimdiye değin hiçbir şekilde "propaganda" yapmasaydı, sadece "muhalif" konumunu korusaydı...
Yani...
"AK Parti'yi iktidar yaptınız / yapıyorsunuz; tamam, tercihinize saygımız sonsuz ama bakın işte biz de buradayız bekliyoruz, bizi unutma ey halkım dercesine" bekleseydi...
Hülasa, hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey söylemeden durmayı başarabilseydi...
En azından, 15 Temmuz işgal girişimine Fetullah'la senkronize biçimde "tiyatro" dememiş olurdu...
Merkel'e falan mektuplar yazıp kendi ülkesini şikâyet etmemiş olurdu...
PKK ile arasına mesafe koyup o "seçim bildirgesini" açıklamamış olurdu...
Yani, birçok şeyi otomatikman başarmış olurdu.
Bir de domuz eti yemekle övünmeyen veya "şehitler ölmez / vatan bölünmez" sloganından "gıcık" kapmayan adaylar gösterseydi...
Kesinlikle 10 seçim üst üste kaybetmezdi.
Şu hale bakın:
Mazhar Alanson, "Atatürk sevgisini aldım ama Peygamberimize de âşığım" dediği için "siyasal şizofreniler" tarafından linç edildi.
Aynı tarifeyi Bülent Ortaçgil'e de uyguladılar.
Sırf "İktidar yüzde 52 oy aldı, buna saygı gösterilmeli" dediği için...
Seçim gecesi de gülüşüne hayran oldukları Muharrem İnce'yi "Adam kazandı" mesajı çektiği için gömmüşlerdi.
İnce, mesajı açıklayan gazeteciyi hedef gösterdi de yakasını zor kurtardı. *** CHP gerçekten de bir ömür sussaydı daha iyiydi.
Hayır yani, konuşuyorlar da ne oluyor; yalan söyleyip kendi kendilerini iptizale uğratmaktan başka.
Hakkını teslim edelim;
Muharrem İnce'nin eline bu konuda kimsecikler su dökemez.
Seçim gecesi ortalıkta görünmemesini bu sefer de başka bir yalanla açıkladı.
Partisi sonuçları ulaştırmamışmış!
Bunu vakitlice açıklamamasının nedeni mi?
Düşünmüş ki, "partim zarar göreceğine ben zarar göreyim." Böyle diyor!..
E açıkladın, "şimdi de partim düşünsün" mü demek istedin?
Hem "partimden sonuçlar gelemediği için mecburen konuşmadım" deyip hem de "o gece Bahçeli de konuşmadı Akşener de konuşmadı, bana gelince mi sorun oluyor" demek nasıl mantıktır, bilen var mı?!
Polemik canavarı dediğiniz bu muydu yahu!..
Kılıçdaroğlu'nun karşısında asla aday olmayacağı sözü hatırlatılıyor, "sözümün arkasındayım" diyor, sonra da "500, 600 imza yetmez;
1250 arkadaşımız imza vermezse ben çekilirim kenara" diyebiliyor.
Yalan tabii...
Bu saatten sonra Atatürk mezardan kalkıp gelse, kenara çekilmez.
"Seçim gecesi alkolü fazla kaçırdığı için eve kapatıldığı" şeklindeki dedikoduyu da Tuncay Özkan'a bağladı.
Mahut dedikoduyu dillendiren "Muhalif Filozof"un CHP'de en yakın görüştüklerinin Kılıçdaroğlu ve Bekaroğlu olduğu biliniyor.
Tuncay Özkan da nerden çıktı?
İnce'nin hakikat umurunda değil bence, "sıradan ve kaba adam" lafıyla ödeşiyor.