Bunları kim mi söylüyor?
Kılıçdaroğlu ve Gül'le yarenlik eden, bir ara Cumhurbaşkanı aday adayı da olan, vaktiyle "İslamcı sokakta" arz-ı endam eden, şizofrenlere "muhalif filozof" olarak pazarlanan bir insan evladı...
Mezkûr iddiasına inanmakta güçlük çekenler için şöyle dedi: "Ankara'da teyit ettim. Kesin. Ben emin olmadığım bilgiyi paylaşmam..."
İnce de haliyle cevap verdi.
Didem Arslan Yılmaz'ın programında o gece seçimi birlikte izledikleri insanları bir bir saydıktan sonra, "bunları söyleyenler ahlaksızdır" yorumunu yaptı.
Öyle de bir örnek verdi ki Didem Hanım haklı olarak kalakaldı.
Pat diye "sen reklam arasında neden ayağıma vurdun" diye sordu, ardından da "cevap veremezsin işte, benim hakkımdaki iddialar da böyle" dedi.
Bu da bana hakkındaki iddiaları çürütmekten çok "iftiranın daniskasını atarım" sözünü çağrıştırdı. *** "Muhalif filozofumuz" şu tweet'le vaziyeti idare etmeye çalıştı: "O geceki karanlık noktaların yarattığı umutsuzluğu dağıtayım derken paylaştığım bu gereksiz bilgiden dolayı herkesten özür dilerim."
Emin olduğu bilgiler böyleyse emin olmadığı bilgiler nasıldır acaba?
Daha sonra da şu tweet'i attı: "Muharrem Bey ile konuştuk (...) helalleştik ve konuyu kapattık."
Yani, olay tatlıya bağlanmıştır, şizofrenler dağılabilir!
Bence dağılmasınlar, "muhalif filozofun" adaylığını ciddi ciddi düşünsünler.
Zira, İnce'den daha az kıvrak değil.
Üstelik onun kadar da falso vermiyor. *** Muharrem Bey söz konusu televizyon programında, Erdoğan ilk turda yüzde 49.9 alsaydı da ikinci tura kalsaydı kazanacak mıydık, nasıl olsa fark etmeyecekti dedi, iyi mi?
Meğer ikinci tur için yaptığı o ince hesaplar da yalanmış!
Aslında bu da normal.
Nihayetinde, aynı cümle içinde hem sosyal medyadaki iddialardan habersiz olduğu için açıklama yapmadığını söyleyen, hem de Yaşar Tüzün'ün kendisine "abuk sabuk iddialar var konuşma mı yapsan" dediğini faş eden bir insandan bahsediyoruz.
Bununla da kalmadı.
"YSK sonuçlarını bekleyelim" diyen Engin Altay'ı dinledim diyerek topu CHP Grup Başkan Vekili'ne attı.
Engin Altay da dün yaptığı açıklamada, "ben lider olsam herkesi dinler ama kendim karar verirdim" diyerek, "sen lider falan olamazsın" demeye getirdi.
İnce "50 günde buraya geldik; 500 günde nerelere gideriz" diyor ya, bence bu halleriyle kendi kendilerini iptal ederlerdi, iyi ki kısa sürmüş!..
Hayır yani, SŞ'lere (siyasi şizofrenler) de yazık!
Bu adamı lider / kurtarıcı, o arkadaşı da "filozof" vehmediyorlar.
Erdoğan düşmanlığı yüzünden (zihinsel bakımdan) muhalif kediciklere dönüşmüşler, haberleri yok.
Bir de utanmadan Adnan Oktar'ın kedicikleri hakkında edepsiz espriler yapmakta kozalaklarla yarışıyorlar.
Neyzen Tevfik olsaydı, "Kozalaklar ile muhalif kedicikler arasında kaldık ya Resûlallah" derdi, biz ne desek bilmem ki!