Fotoğrafına varıncaya kadar medyada yer alan habere bakacak
olursak, “Paralelciler” çiçeği burnunda bir “İran imamı” da
sürmüşler piyasaya.
Hiç şaşmadım!
İran'dan 1979'da yaptıkları devrimden (ABD - İsrail'le gayet
senkronize biçimde) nefret ettiklerini bildiğim halde
şaşmadım.
Kimi zaman İran nefretleri öyle depreşiyordu ki, “1639 Kasr-ı Şirin
Antlaşması'ndan beri çatışmadığımız İran'la savaşalım mı, derdiniz
nedir” diyenlere bile “Acem uşağı” yaftasını yapıştırmaktan geri
durmuyorlardı.
Bu nefretleri, demokratik siyasi iradeye karşı son dönemde
verdikleri amansız psikolojik savaşın malzemesine dönüştü.
İşlerine gelmeyen herkese “İran ajanı” demeye başlamışlardı.
“Mutacı” diye iftira attıkları insanlar içinde devlet bakanları
bile vardı.
İran üzerinden kişilik katli veya itibarsızlaştırma kampanyasında
izan, insaf, akıl, mantık tanımadılar.
O kadar ki, Sayın Cumhurbaşkanımız'a bile “İran ajanı” diyecek
kadar tozuttular.
Bütün bunlara muttali olduğum halde, nasıl oldu da bunlar “İran
imamı” atadılar diye, şuncacık taaccüp etmedim.