Ya vatan “anahtar teslim” bunlara verilecekti ya da ne pahasına
olursa olsun mücadele edilecekti.
Başka yolu yoktu.
Bu vatanın sahibi aziz milletimizin özgür iradesiyle seçtiği
Erdoğan da millet adına bunlarla “ölümüne” mücadeleyi seçti.
Bu vatan asla “postmodern eşkıyaya” teslim edilmeyecekti.
Özellikle insan kaynaklarını kurutmaya yönelik “dershane kararı”
mücadelenin ilk adımıydı.
Buna tahammül edemezlerdi.
Etmediler de; 17-25 Aralık 2013'te, tarihin görüp görebileceği en
sinsi, en alçak darbe girişiminde bulundular.
Nasıl ki 15 Temmuz 2016'da TSK üniformalı teröristler savaş uçağı
ve tanklarla saldırıya geçti, 17-25 Aralık 2013'te de yargıç
cübbeli teröristler saldırıya geçmişlerdi.
Millete, 15 Temmuz'da korkup sinmesi ve seçtiği liderin
katledilmesine seyirci kalması için, tankları ve savaş uçaklarını
gösterdiler.
Lakin millet korkmadı. “Şehadeti saadet bildi,” milim geri
durmadı.
Gitti, çıplak elleriyle tankların önünde durdu; yaralandı, kan
revan içinde yere düştü, ama bayrağı yere düşürmedi.
Hülasa, iradesine tecavüz etmek isteyenlere fırsat vermedi.
Peki, bu aziz millet, 17-25 Aralık'ta ne yapabilirdi? Nihayetinde
gösterilen ayakkabı kutuları, para sayma makineleriydi. Karşı
çıksa, “yolsuzluğu mu savunuyorsun” demek için hazır kıta
bekletilen psikolojik harp müfrezeleri saldırıya geçecekti.
Zaten “yolsuzluk susturuculu” mahut darbelerini desteklemeyen
herkesi töhmet altında bırakmışlardı.
Dünyada hiçbir sivil demokratik irade bu kumpasa direnemezdi.
Köşe yazarları derseniz, Aydın Doğan'ınkilerden kripto
Sözcü'nünkilere kadar alayı birden, “algı operatörüne”
dönüşmüştü.
Uzun lafın kısası, “kullanışlı aptalların” da müthiş katkısıyla,
FETÖ 15 Temmuz'a hiç gerek kalmadan, 17-25 Aralık 2013'te, vatanı,
ağrısız pansumansız ele geçirecek, herkese de bunu, “yolsuzluğa
karşı mücadele” diye köküne kadar yedirecekti.
Dönemin Başbakanı Erdoğan harekete geçti.
Liberal maskeli çakallar da hiç vakit kaybetmeden “kuvvetler
ayrılığı” mavalı okumaya başladılar.
Evet, maval; şayet siz Fetullah Gülen'in “teknik nakavt” dediği
şekilde içerden kuşatılmışsanız, kimi bildik hakikatlerin
terennümü, “nakavt ol kurtul” demekten öteye geçmez.
HSYK bütünüyle FETÖ'nün elinde olduğu dönemde, 17-25 Aralık
2013'te, Fetullah Gülen'in ifadesiyle “ameliyata”
başlamışlardı.