Oktay Akbal, Necip Fazıl
üstadımızın bulunduğu bir mecliste, "Ben Üstadın düşüncelerini
sevmem, ben onun şiirini severim" demişti.
Üstadımız da lafı anında yapıştırmıştı: "Oktay beni en küçük
yanımla sever..."
Aslında bu çıkış, Muhyiddin İbnü'l Arabî'nin bir sözünden mülhem
söyleyecek olursak, "Sizin değer verdikleriniz ayağımın
bodrumundadır" demenin bir başka ifadesidir.
Ki bu tavrı, "büyük sanatkârlığa" talip olmasının sonucudur.
Büyük sanatkârlık mı?
"Çile"de söylediğidir: "Ver cüceye, onun olsun şairlik, / Şimdi
gözüm, büyük sanatkârlıkta."
Necip Fazıl'ın en büyük sanatı, bizzat yaşadığı hayattır; yaşanmaya
değer hayat...
O kadar ki, Kenan Evren'in "derhal infaz" emri verdiği "düşünce
suçu" bir beraat nişanesi gibi boynundayken vefat etmiştir.
Klas duruşun, sadakatin, aksiyonun, çilenin, fikir öfkesinin remz
şahsiyetiydi.