Seçimi kaybettiği günden beri hemen herkes Kılıçdaroğlu'nu
kendine borçlu çıkartıyor.
Belki müstahak ama vicdanım elvermiyor, çok üzülüyorum!
Hatta, "Kılıçdaroğlu'ndan kimin alacağı varsa gelsin benden alsın"
diyesim geliyor. En azından, içimden böyle geçiyor.
Tabii manevi borçtan bahsediyorum. Gerçi elde avuçta olsaydı maddi
borçtan da çekinmezdim, gönlümüz çok şükür zengin. Fakat mevzu
tamamen manevi.
Manevi dediğim, Davutoğlu'nun sevimsiz bir
"gazetecinin" sahibi olduğu fondaş bir mecrada söylediklerinde
saklı.
Buyurun birlikte kulak verelim: "Ben, entelektüel, ilmi, akademik
ve siyasi toplumsal bakımından en büyük fedakârlığı yaptım. 10
milletvekiliyle ölçülemeyecek bir fedakârlık bu. Kasım 2015'te bana
yüzde 49.5 oy vermiş idarecileri karşıma alıp o kitlelere...