Rahmetli arkadaşım Nihat
Ersin'le emlakçı bir arkadaşın düzayak ofisinde
otururken içeri bir "dilenci" girdi.
Pardon, daha önce anlatmış mıydım; öyle de olsa madem başladım
izninizle devam edeyim.
Adamcağız klasik "dilenci" lakırdılarını etti. Nihat kardeşim zaten
kimseyi boş çevirmezdi. Hatırı sayılır bir miktar para verirken
"Nerelisin?" dedi. "Trabzonlu..." cevabını alınca da hemşerilik
damarı kabardı, verdiği parayı ikiye katladı. Adamcağız o kadar
sevindi ki Nihat'ın elini öpmeye kalkıştı. Ben de niyet önemlidir
düşüncesiyle bir miktar verdim. Adamcağız dualar ederek gitti.
Emlakçı arkadaş ikimize birden hayretle bakarak, "Siz şimdiye değin
dilenci bir Trabzonlu gördünüz mü?.." diye sordu. Nihat'la
birbirimize baktık. Gerçekten de hiç görmemiştik!.. "Trabzonlular
belki borç isterler" diye...