Düşüncelerimiz çok farklıydı ama ABD ve İsrail
konusunda tavrımız hemen hemen aynıydı ya, bu da bana
yetiyordu.
Ayrıca dürüst, namuslu bir arkadaştı. Beni de
"yoldaşlarından" çok sever, ne zaman sıkışsam
koşar gelirdi. Aynı şekilde ben de onun için iki elim kanda olsa
koşar giderdim.
Kimi zaman "Ah ulan, bir de komünist
olacaktın ki..." diye hayıflanırdı. Ben de buna mukabil,
"Sen namaza başlarsan, ben de komünist olurum. Zaten adımız çıkmış
yeşil komüniste..." diye takılırdım.
Ailesiyle kalıyordu.
Bir gün evine gittim. Saatlerce muhabbet çay derken akşam oldu.
"Maçı izlemiyor muyuz?" dedim.
"Ne maçı?" dedi.
Biliyordum, futbolla arası yoktu.
"Ben takım tutmuyorum, bilmiyor musun?" dedi.
"Bu milli maç" dedim, "Rusya-Türkiye
maçı."
Hemen atıldı:
"Rusya değil, Sovyetler..."
Her defasında "Sovyetler" diye düzeltmesi hoşuma gider, hinliğine
"Rusya" derdim.
Tahmin ettiğiniz gibi henüz...