Salih Tuna Sabah Gazetesi

Konya’da gördüğüm ‘kendinden zuhur’

Tam 10 yıl ayrı kaldığı vatanını uzaktan da olsa seyredebilmek, kokusunu ciğerlerine çekmek için memleketinin, kimi zaman Viyana'dan kalkıp Girit'e, Semadirek'e giderdi. Türkiye'ye girmesi yasak siyasi bir suçluydu. Metroda her...

13 Ekim 2018 | 4.200 okunma

Tam 10 yıl ayrı kaldığı vatanını uzaktan da olsa seyredebilmek, kokusunu ciğerlerine çekmek için memleketinin, kimi zaman Viyana'dan kalkıp Girit'e, Semadirek'e giderdi.
Türkiye'ye girmesi yasak siyasi bir suçluydu.
Metroda her yer boş olsa da, hep ayakta yolculuk yapmayı tercih etmesinin nedenini, oturacak yer kalmadığı için ayakta kalan Viyanalı bir gencin, "sen oturduğun için ben ayaktayım" dercesine sitem dolu bakışına bağlamıştı.
Ah asalet!
Ah vatan hasreti çeken bu toprakların çocukları...
Vaktiyle adını vermeden Ziya Yavuz'dan böyle bahsetmiştim.
Yıllar sonra vatanına dönmüş, Konya'da felsefe üzerine akademik çalışmalarına başlamıştı.
Geçtiğimiz Ramazan ayında Sabah Yazarlar Kulübü'nün Antalya buluşması sonrası Konya'da buluştuk, hasret giderdik.
Yatsıdan sonra da Isparta Yolu üzerindeki Selçuklu Diriliş Derneği'ni ziyarete gittik.

*** Sevgili Hüseyin Durukan davet etmişti. Vaktim çok dar olsa da gitmemezlik edemezdim.
Her şeyden evvel, bir nesle abilik yapan rahmetli Akif Emre ve (Allah ömrüne bereket versin) Ebubekir Doğan ortak dostlarımız arasındaydı.
Gidince anladım, gitmeseydim neleri kaybedeceğimi.
Zibidilerin kol gezdiği bu değişik zamanlarda, bu kadar güzel insanı aynı anda başka nerde görecektim!
O gece sahura kadar Prof. Dr. Lütfullah Altıntepe, Dr. Fatih Altıntepe, Ümit Savaş Taşkesen; Sinan Çakır, Nihat Altıntepe, Ufuk Karakaya, Mehmet Yavaş, Ahmet Gazi Akpınar ve Hüseyin Durukan'la muhabbet ettik.
Hepsiyle de yeni tanış olmuştuk ama sanki bin yıllık tanış gibiydik.
Atasoy abi "Vakti Kuşanmak"ta tevekkeli "gövdelerin birbirini tanımasına, tanışma demek olmaz" dememişti. *** "Selçuklu Diriliş Gençliği" adeta "kendinden zuhur" mesabesinde bir dernek.
Amacı mı?
Nitelikli insan gücünü ihtiyaç duyduğu becerilerle donatmak... Ahlakı içselleştirmiş, yeteneğini geliştirmiş ve beceriye dönüştürmüş, sanat ve sporun en az bir dalıyla derinlemesine ilgilenen "diriliş" gençliği yetiştirmek...
Yaklaşık 600 metrekareden müteşekkil dernek binasında, yaz döneminde 350, kış döneminde 200 öğrencinin istifade ettiği 4 bin kitaplı kütüphane, kafeterya, spor salonu ve 7 sınıf bulunuyor.
Futboldan (U 15 takımları lig ikincisi) robotik eğitime kadar bir yığın branşları var.
Akıl zekâ oyunları, zihin haritalama, kod yazılım, değerler eğitimi, tekvando, okçuluk sınıflarını gezdim.
Robotik eğitim sınıfını görünce de şaştım kaldım!
O kadar ki, 3 D yazıcı ile yapılan ilk mekanik kolu bir gaziye hediye edecek kadar işi ilerletmişler...
Çürümeden gerçekten şekvacıysak böyle güzel "direniş / diriliş" derneklerine omuz vermek zorundayız.
Hayalleri imkânlarından büyük mezkûr yönetim kurulu üyelerinin heyecanını ve fedakârlığını gördüm.
Fakat "gönüllülük" yetmez.
Kirası yönetim kurulu ve birkaç hayırsever tarafından ödenen bu iyilik örneğini destek olup yaşatmamız gerekiyor.
Destek olunmayan "iyilik" sürgit devam edemez.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kendi silahını gömdü 23 Kasım 2024 | 297 Okunma Onlara da yâr etmezmiş 21 Kasım 2024 | 609 Okunma Bombayı kendisi koydu 20 Kasım 2024 | 646 Okunma Haksız tartışma bu 19 Kasım 2024 | 911 Okunma İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla 16 Kasım 2024 | 1.469 Okunma